Google, Fiber İnterneti Kablosuz Dağıtacak!

İnternet ve yazılım dünyasının popüler markası Google, günümüz teknolojisinin en hızlı internetlerinden fiber altyapısını kablosuz olarak sunmaya hazırlanıyor!

Selfie Nedir? Selfie Türkçe Karşılığı Nedir?

Selfie nedir. Selfie çılgınlığı nasıl başladı? Gerek Türkiye’de gerekse de dünyada adından sıkça söz ettiren “selfie” çılgınlığının sosyal nedeni nedir? Sosyal medya uzmanı akademisyen Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık, açıkladı.

Samsung Galaxy Note 4 Teknik Özellikleri ve Fiyatı

Samsung Galaxy Note 4 yeni akıllı telefonunu tüm dünyaya tanıttı. Apple ve sony'in yanı sıra yeni bir akıllı telefon'da Samsung'tan geldi. Samsung Galaxy Note 4 almayı düşünenler için Samsung Galaxy Note 4 teknik özellikleri ve fiyatı ile karşınızda Note Edge!

Facebook'ta açılan otomatik videolar nasıl kapatılır?

Facebook kullanıcıları hesaplarına giriş yaptıklarında otomatik olarak açılan videolar yüzünden hem intenet hızları yavaşlamakta hem de istemediği halde zaman kaybetmekte. Peki bu özelliği nasıl kapatabiliriz?

TÜRKSAT 4A Uydu Kurulumu ve Kanal Arama

Türkiye televizyon kanallarını yeni frekanslara taşıdı. Peki frekans ayarlamaları nasıl yapılacak? İşte kanal kanal televizyon frekansları...

31 Mayıs 2008 Cumartesi

Günde 6 gramdan fazla tuz tüketmeyin

Türkiye'de aşırı tuz tüketiminin hipertansiyon ve böbrek hastalığını tetiklediğini belirterek, Günlük tuz tüketimi 6 gramı geçmemeli. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı öğretim üyesi, Hipertansiyon ve Ulusal Böbrek Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Yahya Sağlıker, Türkiye'de aşırı tuz tüketiminin hipertansiyon ve böbrek hastalığını tetiklediğini belirterek, Günlük tuz tüketimi 6 gramı geçmemeli dedi. Dünya Böbrek Haftası kapsamında Hipertansiyon Derneği ve Ulusal Böbrek Vakfı'nca Seyhan Baraj Gölü'nde düzenlenen 'Bahar Yürüyüşü etkinliğine katılan Prof. Dr. Sağlıker, Türkiye'de 17.5 milyon kişinin hipertansiyon, 5 milyon 600 bin kişinin de şu anda böbrek hastası olduğunu belirtti. Özellikle tuzlu gıdalardan uzak durmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Sağlıker, Ülkemizde bir insan ortalama 10- 12 gram arasında tuz tüketiyor. Adana'da ise özellikle kebap ve şalgam sayesinde bu oran 18- 20 gramı buluyor. Mutlaka bu yiyecekleri azaltmak gerekiyor. Bir insan günde 6 gramdan fazla tuz tüketmemeli. Eğer fazla tüketirse böbrek hastalığına davetiye çıkarır. Piyasada sodyumu azaltılmış tuzları ise kişiye böbrek, şeker ve hipertansiyon hastalığı yoksa önerebiliriz. Ancak potasyum seviyesini bilmek gerekiyor. Potasyomun kendisi öldürücü bir madde çünkü diye konuştu. Prof. Dr. Sağlıker, insanların böbrek hastası olmadan 6 ayda bir kan basınçlarını, kolestrolünü ve tansiyonlarının ölçümlerinin yapılmasını önerdi.Türkiye'de hipertansiyon hastalığı nedeniyle nüfusun üçte birinin potansiyel böbrek hastası olmaya aday olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sağlıker, Hemodiyalize bağlı yaşamanın maliyeti yaklaşık yılda 30 bin YTL. Eğer önlem alınmazsa, böbrek hastalarının maliyetini ABD ekonomisi bile karşılayamaz. Bu, durum işsizlik oranından, doların artmasından da daha önemli diye konuştu. Etkinliğe katılanların kan ve hipertansiyonları ücretsiz olarak ölçüldükten sonra böbrek ve hipertansiyon hastalarıyla birlikte yürüyüş yapıldı. Yürüyüşün ardından, müzik eşliğinde hasta ve yakınları pistte gönüllerince eğlendi.

İyi bir seks hayatı

Fiziksel ihtiyacın, dışında önemli bir psikolojik unsur olarak da görülen seksin, hayatımızdaki olumlu ya da olumsuz etkilerini artık hepimiz biliyoruz. Bu konuda yapılan araştırmalar, iyi bir seks hayatı olan kişilerin, mutlu ve huzurlu olduğunu ortaya çıkarıyor. Özellikle cinsel yaşamında mutlu olamayan kişilerin, hayattan zevk almakta da güçlük çektikleri belirtilmiş. Hayatımızda büyük bir yer tutan seksin, ne derecede önemli olduğu tartışılırken, uzun süreli ilişkilerde karşılaşılan sorunların çiftleri seksten soğuttuğunun ve yeni arayışlara ittiğinin altını çiziyor.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da iki farklı görüş söz konusu... Seksin çok önemli olduğunu iddia edenlerin görüşleriyle, önemli olmadığını savunanların görüşlerini araştırdık. İşte sonuçlar...

Seks önemli çünkü...

Seks, ilişkinizdeki sorunlarınızın en basit nedeni. Hayata bakış açınızı değiştirme gücüne bile sahip olan seks, mutluluğunuzun ya da asabiyetin de kaynağı aynı zamanda...
“En son ne zaman seks yaptığımı hatırlamıyorum. Hayatta seksten başka zevkler de var” diyebilirsiniz. Evet, gerçekten de hayatta zevk alabileceğiniz başka şeyler de var. Özellikle sıradan bir ilişkiniz varsa, “başka şeyleri” seksten daha önemli görebilirsiniz. İyi birer arkadaş olabilir ve iki arkadaşın yaptıklarını yaparak mutlu olabilirsiniz. Ancak gerçek cinsel birlikteliğiniz yoksa, “sevgili” olduğunuzu iddia edemezsiniz.
Bir düşünün.... Her gece aynı yatağı paylaştığınız eşinizle seks yapmıyorsunuz. Ya da seks yapma sıklığınız yok denecek kadar az. Bu durum, eşinizin ya da sevgilinizin cinsel anlamda, sizi isteyip istemediği şüphesini uyandıracaktır doğal olarak. Sonuç olarak, sıradan, mutsuz, özgüveni sarsılmış bir ruh haline sahip olacaksınız.
Gelelim seksi önemli kılan diğer tezlere... Seksi, sadece çocuk sahibi olmak için geçilen sıradan bir yol olarak görmemek gerekiyor. Çünkü mükemmel bir seks hayatı olan çiftler, aynı zamanda birbirlerini çok iyi tanıyan çiftlerdir. Yatakta birbirlerini “yakinen” tanıma fırsatı bulan partnerler, ünlük hayattaki sorunlarının üstesinden gelme konusunda daha pratiktirler.
Eğer seksi yok sayarak yaşamaya devam edersiniz, ilişkinizde “zorlanmalar” olduğunun farkına varacaksınız. Bu sorunu görmezden gelip, bu şekilde ilişkinize devam ederseniz de yapacağınız tek şey, “Hayattan zevk alacak başka şeyler de var” demek olacaktır.
Aslında bu telkin, yavaş yavaş birlikte yaşayan iki arkadaşa dönüştüğünüzü, artık bir sevgli hayatı yaşamadığınızın en önemli göstergesi. Çünkü seks, iletişimin en genel yoludur! Seksin olmadığı bir hayat, sizi bir süre sonra bunalıma sürükleyebilir.
Uzun süreli bir ilişkide hep aynı kişiyle birlikte olmak, sizi sıkmış olabilir. Eğer gerçek sebep buysa, ayrılıp yeni biriyle gizli kalmış tutkularınızı ortaya çıkartmak isteyebilirsiniz.

Önemli değil çünkü...

Herkes seks hakkında yalan yanlış bir şeyler konuşuyor. Peki seks gerçekten bu kadar önemli mi? Hayır! Yeni biriyle birlikte olmak, heyecan dolu olduğu kadar, sizin sekste ne kadar iyi olduğunuzun bir kanıtı da olabilir. Ama uzun süreli bir ilişkide her defasında daha iyi olmak zorundasınız. Ancak repertuarınız aynı olduğu sürece yeni parçalar çalamazsınız. “Seks iyidir, daha çok seks ise daha iyidir” türü bir mantık bir süre sonra monoton ve sıkıcı bir hayata dönüşecek ve seksten zevk almamaya başlamanıza yol açacaktır.
Uzun süreli bir ilişkide seks, yıllar önce aldığınız bir elbiseyi her gün giymek zorunda kalmaya benzer! Elbise aynıdır, giyme şekliniz aynıdır. Yeni olan, heyecan verici olan hiçbir şey yoktur. Eğer iyi bir seksin hayatınızda olmasını istiyorsanız, iki tercihiniz var: Ya yeni bir ilişkiye başlarsınız, ya da daha az ama daha iyi seks yapmayı tercih edersiniz. Birçok çift ikinci yöntemi uyguladıklarını ve faydasını gördüklerini anlatıyor. Sürekli ve monoton olmayan, zorunluluk ve alışkanlık haline gelmeyen seks, sizi heyecanlandırmaya devam edecektir.

Ortamına göre etkile

Sinema: İlk buluşma için pek uygun sayılmaz. Ne de olsa film başlar başlamaz ağzınızı kapamak zorunda kalırsınız. Ancak uzun süre yan yana oturacağınızdan, olumlu elektrik alıp almadığını anlaman için iyi bir fırsat olabilir. Bu arada filmin türüne göre birbirinize dokunma şansını da elde edebilirsiniz. Eğer bu bir korku filmiyse, ona sarılmanı hiç de ters karşılamayacak aksine hoşuna gidecektir. Ama sakın durumu abartayım deme!

Nelere dikkat etmelisin?
Filmden hoşlanmasan bile bunu belli etmemen yerinde olur..

Yatakta Nasılsınız

Her seferinde aynı ritüelleri uygulayıp aynı sonuçlara varmaktan sıkıldıysanız bu rutinden kurtulmanız için birkaç seçenek sunuyoruz. Sizin tarzınız hangisi? Tatmak, koklamak, dokunmak Cinselliği bütün duyularınızla yaşamak istiyorsunuz. Birbirinizin vücudunu, arzularını keşfetmek... Birazcık merak ve zaman ayırarak uzun zamandır tanıdığınız bir erkekle bile yeni heyecanlar hissedebilirsiniz.

İstediğinizi almanın yolları

Havaya sokmak için: Gün içinde ufak tefek adımlarla onu istediğiniz kıvama getirebilirsiniz. Bunun için, başka şeyler peşinde koşmanız gerekmeyen hafta sonlarını tercih etmelisiniz. Sabah birlikte duş almak, saunaya gitmek, omuzlarına masaj yapmak yumuşak seks için güzel birer hazırlık.

İpek ve saten: Baş başa kalmadan önce uygun müzik ve mumlar sayesinde rahat ve çekici bir ortam yaratın. Saten ya da ipekten yapılmış gecelikler giyin, bırakın bu çekici kumaşları sizin üstünüzden o çıkarsın. Bu kumaşların verdiği hissi hem siz hem de o çok seveceksiniz.

Adım adım erotizm: Erotizmin havada hissedilmesini sağlayın. O konuşurken siz kendinizi okşayın. Bakışlarını istediğiniz vücut bölgelerine doğru yönlendirin.

Isınma programları: Zevki yaşamak istediğiniz tarafa doğru yönlendirin. Köpüklü bir banyo mu? Su küvete dolarken, siz ipek kimononuzla ortalıkta dolaşıp etrafa tütsüler yardımıyla aromatik kokular yayılmasıyla ilgilenin. Odanın içinde ihtiyacınız olan her şeyin hazır bulunmasını sağlayın. Kumaşlar, kayganlaştırıcı jeller, losyonlar, masaj yağları, tüyler...

Değişiklik: Bilinmeyen yüzlerinizi göstererek sizi yeniden keşfetmesini sağlayın. Daha önce yapmadığınız ufacık bir şey: Hep gözleriniz kapalı mı öpüşürsünüz, açık tutun ya da normalde yüksek sesli mi sevişirsiniz, sessiz olun. Sonra da bunu nasıl bulduğunu sorun: Hoşuna gitmiş mi? Böyle mi devam etmelisiniz? Sonuç: Duyularınız bu ufacık değişiklikle tam uyanıklığa geçecek.

Yönetmen asistanlığı: Kendinize yakın arkadaşlarınız arasından bir yardımcı seçin. Sevgilinize romantik bir sürpriz hazırlamak istediğinizi söyleyin ve bir film seti yaratırmış gibi organize olun. Siz yokken, evinizde atmosfer yaratma işiyle ilgilensin: Banyoyu suyla doldursun, mumları yaksın, dans edebilecek bir alan için eşyaları kenara çeksin. Ayrıntılardan bahsetmeseniz de olur.

Vahşi seks: Alışılmışın dışında bir şeyler yapmak istiyorsunuz, çok da yumuşak olmasın, biraz güç gösterisi olsun istiyor canınız: Isırmalı öpücükler, sert dokunuşlar istiyorsunuz

İstediğinizi almanın yolları

Havaya sokmak için: Ufak bir çekişme uyarıcı olabilir. Tuttuğu takım yenilmiş ya da bir tanıdığınız, sevgilinizin burnunun büyük olduğunu düşünüyor... Bu konulardan bir miktar bahsettikten sonra gülmeye ve onu öpmeye başlayın. Öfkenin yarattığı adrenalin ve gülme hormonu endorfinin birleşimi sert seks için mükemmel karışımdır.

Kıskançlık: Kıskançlık, tutku çorbasının tuzu gibidir. Alışverişte, barda ya da restoranda dozunu fazla kaçırmamak şartıyla başka bir adamla flört edin. Arkadaşlarından biri hakkında olumlu bir görüş belirtin. Sonrasında ona dokunarak "Bir şeyin mi var?" diye sorun. Rekabet hissi testosteron akışını hızlandıracak.

Bir yarışma sahneye koyun: Bilek güreşinde kazanacağınızı iddia edin ya da 30 saniyede sizi soyamayacağını... Yarışma hissi erkeklerde en yüksek performansın ortaya konmasını sağlar.

Yakın dövüş: Alt dudağı emmek, enseyi ısırmak gibi ayrıntılar, "Bugün mayışmak yok" mesajının iletilmesi için en iyi sinyallerdir. Göğüs ucunu sıkıştırmak, üst kolunu sıkmak, poposuna bir şaplak atmak da sert seks isteğinizi açığa çıkartır. Sonunda kendinizi halının üstünde, nefes nefese ve terlemiş şekilde bulabilirsiniz.

Eyvah, çocuğum yemek yemiyor!

İştahsızlık, çocuğun besini almamak istememesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Anemi, barsak parazitleri, hastalıklar çocukta iştah kaybına neden olabilir. Çocukların birçoğu yemeğe karşı iştahsızken, birçoğu da yemeyi reddeder ya da seçici davranır. Bu durum, özellikle 2 yaş civarında sık rastlanan olumsuz yeme davranışlarıdır. Çoğu durumda çocuk iyi besleniyor, ancak ailenin beklentisi doğrultusunda yemiyordur.

Çocuk ve beslenme
Çocuklarda gerek iştahsızlık, gerekse besini reddetme ya da seçici davranma gibi yeme sorunları, büyük ölçüde psikolojik nedenlerle ortaya çıkar. Çünkü beslenme, çocuk ve ailesi arasındaki duygu alışverişini belirtmenin en iyi yoludur. Çocuk tarafından yiyeceğin reddedilmesi, anne-babaya karşı kullanılan güçlü bir silahtır. Aile ve çocuk arasında yaşanan olumsuz yeme davranışının devam etmesi, duygu durum bozukluğuna kadar varan sorunlara neden olur. Yemek saatlerinde kâbuslar yaşanır, çocuk ve aile deyim yerindeyse savaşır. Genellikle de savaşı çocuklar kazanır.

Yeme sorunu olan çocuklar, hassasiyetle izlenmelidir. Ağırlık ve boy persentilleri varsa öncelikle karşılaştırılmalı ve ölçümlerini 3. persentilin altına düşmesi halinde çocuklar, büyüme-gelişme geriliği açısından incelenmelidir.

Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme okul öncesi dönemde görülen yaygın bir sorundur. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu durum, çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir. Reddetme durumunda, ailelere çocuğu yemek konusunda zorlamanın doğru olmadığı, bunun sorunu kötüleştireceği, ancak reddedilen besinin bir süre sonra tekrar denenmesi gerektiği belirtilir.

Beslenme davranışını değiştirmek imkânsız değil
Öncelikle çocuğun gerçek yediklerinin tespit edilmesi gerekir. Bunun için, çocuğunuzun 3 günlük ayrıntılı beslenme günlüğünü yazmaya başlamak gerekir. Süt, meyve suyu, su, kola, çay gibi içecekleri çocuğunuz ne kadar tüketiyor, bunları kaydederek tespit edin. Pek çok çocuk içmeyi, yemeğe tercih eder ve kolayca doygunluk hissi duyar. Çocuğunuzun yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında sıvı alımını sınırlandırın. Çocuk halen biberon ile içiyorsa, biberon bardakla değiştirilmeğe çalışılır. Böylece çocuğun sıvı alımı kendiliğinden azalır. Sütü fazla miktarda tüketen çocuklarda iştahsızlık dışında anemi ve kabızlık gibi sorunlar da görülebilir. Günde 2 su bardağı süt yeterli olacaktır.

Birçok anne-baba çocuklarının ağırlık kazancı ve besin gereksinimleri konusunda gerçekçi olmayan beklentiler içindedir. Çocuklar doğumdan 1 yaşına kadarki süre içinde 6 kg, 2. 3. ve 4. yıllarda ise ortalama 2 kg/yıl şeklinde kilo almalıdır. Bu nedenle hızlı gelişmeyi izleyen bebeklik döneminden sonra, kilo alımlarının fazla değişmeyeceğini unutmamak gerekir.

Ya başkasına aşıksa

Her gün karşılaşıp sohbet ettiğiniz o yakışıklı adam birden değişmeye başladı. Artık eskisi gibi değil, her zaman seçenekleri olmasını seven adam artık sadece bir kadından bahsediyor. Siz de bu yeni kadın onun hayatının kadını mı, yoksa hala bir şansınız var mı merak ediyorsunuz. İşte size bunu anlamak için on ipucu. Eğer aşağıdaki on davranıştan hepsini yapıyorsa, belki de artık ondan ümidi kesip yeni ufuklara yelken açmanın zamanı gelmiştir.

1. Geleceği hakkında daha fazla kafa yoruyor: Eğer ilerideki kariyer planlarından ve aile kurmaktan söz ediyorsa, uygun olacağını düşündüğü birini bulmuş olabilir.

2. Öncelikleri değişmeye başladı: Eskiden denk gelirse yemeğe çıkmayı teklif ederdi, fakat şimdi onun boş olduğu bir dakikayı bile kaçırmak istemiyor.

3. Uzlaşmacı davranıyor: Oldukça inatçı ve ödün vermekten uzak olan bu adam şimdi onun için prensiplerinden bile vazgeçebilecek durumda.

4. Onunla zaman geçirmekten hoşlanıyor: En büyük hobisi evde oturup maç seyretmekken, birden bire sinemaya, tiyatroya ve ya konserlere ilgisi başladıysa; birlikte zaman geçirmekten hoşlandığı birini bulmuş olabilir.

5. Diğer kadınları artık fark etmiyor: Önceleri size iltifat ederdi, yanından geçen güzel kadınları hemen fark ederdi, fakat şu sıralar kafasını kaldırıp bakmıyor bile.

6.Yanında sürekli gülümsüyor: Yolda yürürken karşıdan o ve şu anda birlikte olduğu kadın el ele geliyor. Sizinse ilk fark ettiğiniz yüzündeki o mutlu gülümseme.

7. Garip hareketlerini bile çekici buluyor: Mesela yanında gerekli olursa diye sürekli pasaportunu taşıyor, ya da yemek yerken sürekli gözlerini kırpıştırıyor. Ama adamımız bunu bile çekici buluyor.

8. Onu önemsiyor: Yanında olmadığı her dakika ne yaptığını düşünüyor ve saat başı arıyorsa ateş bacayı sarmış demektir.

9. Onu düşünmeden duramıyor: Herhangi bir iş yaparken birden gözleri dalıyor ve gülümsemeye başlıyorsa, ya da daha kötüsü yolda yürürken gördüğü bir kolyeyi ona almak istiyorsa, vazgeçmeye hazır olmalısınız.

10. Eski sevgilisini unuttu: Oysa ayrıldıklarında ne kadar da sevinmiştiniz, o artık sizin olacaktı. Fakat şimdi başka bir kadın ona eski sevgilisini unutturdu.

Çeviri ve Derleme: Dilayda Pala

Seks için 237 neden

Teksas Üniversitesi psikologlarının yaptığı araştırma, Cinsel Davranış Arşivleri Dergisi’nde (ASB) bu hafta yayınlandı. Araştırmanın en dikkat çekici sonucu, erkeklerin genelde "fiziksel", kadınların ise "duygusal" nedenlerle sevişmesi oldu. Buna göre kadınlar, bir erkekle ilk sevişmelerinin ardından genelde "Aşık olduğumu fark ettim" derken; erkekler aynı durumda "Skoru artırmak istedim" diyorlar.

Bazı insanlar Tanrı’ya yakın olmak için sevişiyor, bazıları terfi yahut intikam almak için.

Baş ağrısından kurtulmak, kalori yakmak, uyumaya yardımcı olmak veya günün stresini atmak gibi "tıbbi" nedenler de var. Kış aylarında ısınmak için sevişenler de var.

En besleyici 5 sebze ve meyve

Doktorlara göre deli gibi sebze ve meyve yememiz lazım. Biz size en yararlılarını söyleyelim de, işiniz kolaylaşsın! Doktorlar, gazeteler, televizyonlar, sürekli taze besinlerle beslenin, sebze, meyve yiyin diye kulağımızın dibinde davul çalıyorlar. Eh biz de anlaksız, anlayışsız değiliz, Amerikalıların peşinden ''Hurra!'' diyerek, sağlıklı hayata doğru yelken açıyor, taze meyve ve sebzelerden sebepleniyoruz. Yiyoruz, yiyoruz da, bu yediklerimizin hangisi gerçekten bizi tıka basa vitamin ve mineralle dolduran ve küçük atom karıncalar olmamızı sağlayan besinler acaba? Aşağıdaki en yararlı sebze ve meyveler listesi, içerdikleri lif, beta-karoten, fitokemikal (bitkilerde bulunan ve hastalıklarla savaşan doğal kimyasallar), vitamin ve minerallere göre hazırlanmıştır. En yararlı 5 meyve: Karpuz: Tam bir C vitamini deposudur. Ayrıca karotenoid (beta-karotenin de üyesi olduğu, bitki ve hayvanlarda bulunan yeşil ve sarı pigmentler ki hastalıklara karşı etkili oldukları biliniyor.) ve yüksek miktarda lif içeren karpuzun kalorisi de düşüktür. Papaya: Bizim pek tanımadığımız tropikal bir meyve olan papaya da yüksek miktarda C vitamini, karotenoid, lif ve potasyum içerir. Portakal: C vitamini ve folat içerir. Aynı zamanda, sadece suyunu içmek yerine, meyveyi de yerseniz, içinde bulunan liften de faydalanmış olursunuz.

Greyfurt: Gene bolca C vitamini, karotenoid, kolesterol düşüren cinsten lif, pektin (bazı ham meyvalarda bulunan jelatinli bir madde) ve pek çok fitokemikal vardır.

Kayısı: Zengin bir beta-karoten kaynağıdır. Bol miktarda potasyum, lif ve bir miktar da C vitamini içerir. Kuru kayısıda C vitamini bulunmaz, ancak iyi bir demir kaynağıdır.

En yararlı 5 sebze:
Ispanak: İçinde sanıldığından daha az demir olduğu için işe yaramaz olduğunu zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Ispanak, zengin bir beta-karoten kaynağıdır. Aynı zamanda, C vitamini, folat, demir, potasyum ve kalsiyum içerir.

Tatlı patates: Bolca potasyum içerir. Ayrıca C vitamini, beta-karoten ve lif de içerikleri arasındadır.

Lahana: Beta-karoten, C vitamini, folat, kalsiyum ve lif içerir.

Havuç: Bol miktarda beta-karoten ve lif içerir.

Kırmızı dolmalık biber: Tam bir C vitamini kaynağı olan tatlı kırmızı biberde aynı zamanda beta-karoten ve lif de vardır

Bilinçsiz zayıflamayın

Kulaktan dolma, reklamlarda gördüğünüz yöntemlerle kilo vermeye çalışırken dikkat! Zayıflayayım derken, iyice şişmanlayabilir, sağlığınızdan olabilirsiniz. Dünyada ve Türkiye de son yıllarda sağlıklı bir vücuda sahip olabilmek için harcanan zaman, efor ve maddi olanaklara bakıldığında, şişmanlık konusunda çok fazla bir mesafe katedilmediği görülebilmektedir.

Şişman insanlar vücutlarında bulunan yağlardan kurtulmak için sihirli ilaçlar, metotlar aramakta, görsel, yazılı basından gördüğü reklamlarla bu yöntemleri uygulamaktadır. Şişmanlıktan kurtulmak için uygulanan bu yöntemler şöyle sıralanabilir:

1 - İlaç tedavileri
2 - Naylon eşofman
3 - Bölgesel egzersizler
4 - Elektrik stimulasyonu veren cihazlar
5 - Düşük kalorili diyetler
6 - Diuretik maddeler içeren gıda maddeleri (sıvı kaybı sağlayan)
7 - Tek tip gıda maddeleriyle beslenme.

Aslında bu yöntemlerin hepsi kilo vermenizi sağlamaktadır, ama birinci ve önemli amaç, vücuttaki yağ oranımızı dengelemek, yani vücutta bulunan yağ kitlesinden sağlıklı biçimde kurtulmaktır.

Yukarıda sayılan yöntemlerle istediğiniz kiloya inebilseniz dahi, vücudunuzun istediğiniz görüntüye ve sağlığa kavuşmasını sağlayamayabilirsiniz. Eskiden yağlı ama yine de sert kol ve bacaklarınız ölçü olarak biraz daha incelse de, vücudunuz o eski sertliğini yitirebilir, kas kitlesi azalacağı için uzuvlarınız yağların iyice belirginleştiği bir şekilde ortaya çıkabilir.

Bu yöntemlerle kilo veren insanlar daha sonra alacakları kilolarla vücutlarındaki yağ oranını daha da artıracak, böylece sağlığını iki misli tehlikeye sokmuş olacaktır. Kısacası bilinçsizce uygulanan bu geçici yöntemlerle, vücudumuz için çok gerekli kas kitlelerini kaybetme riski büyüktür. Kaslar yağları yakan fabrikalar olduğundan, amacın kas kütlesi yitirilmeden yağ kitlesinden kurtulmak olduğu unutulmamalıdır.

Şişmanlıktan kurtulmak için uyguladığınız katı diyetler ve uzun yürüyüşlerle, vücutta yakacağınız yağ sınırlı olacaktır.

Yağ yakmak için, metabolizmanın sağlıklı ve düzenli çalışmasını sağlayacak gıda maddelerinin dengeli olarak alınmasının yanında, kas - yağ oranına göre vücudu çalıştırma sistemi belirlenmeli, set ve tekrar sayıları kişinin fiziki ve fizyolojik yapısı gözönünde bulundurularak hazırlanmalıdır.

Kas çalışmalarının yanında mutlaka yürüme, koşma, bisiklet ve kürek çekme gibi aktivitelerden biri seçilerek, yaşa göre hesaplanacak nabız sayısında egzersiz yapılmalıdır. Ağırlık çalışmaları yapılmaksızın diyetle birlikte uygulanan uzun süreli yürüyüş, koşu vs. gibi aktiviteler ise, kas kitlesini küçültecek, böylece hem görüntü hem sağlık olarak bazal metabolizmayı olumsuz etkileyecektir. Bundan kurtulmak için ağırlık çalışmaları, yürüyüş, koşu, bisiklet türündeki çalışmalar, doğru beslenme programıyla birlikte yürütülmelidir. Bazal metabolizma vücuttaki kas kitlesinin azalıp çoğalmasına göre hızlanmakta veya azalmaktadır. Şişmanlık tedavisi için uygulanacak egzersiz programları bireye özgü hazırlanmalı, grup egzersizlerinde her katılımcının kendine özgü kilo, yağ oranı, cinsiyet, yaş, egzersiz yapıp yapmadığı, kondüsyon durumu, beslenme alışkanlığı gözönünde bulundurulamalıdır.

5 kilo vermek için

Sabah • Çay (Şekersiz) • 1 kibrit kutusu peynir • 1 tatlı kaşığı bal, reçel • Salata • 2 ince dilim ekmek

Öğle • 5 köfte kadar et=tavuk=balık • Salata • 1 ince dilim ekmek veya • 5-6 yemek kaşığı sebze yemeği (Etli veya etsiz -susuz) • 1/2 su bardağı yoğurt • Salata • 2 ince dilim ekmek

Saat 15.00 • 1 porsiyon meyve Saat 17.00 • Çay (Şekersiz) • 2 adet galeta

Akşam • Öğle yemeğinin benzeri

Gece • 2 porsiyon meyve

20 kilo vermek için

1.60 boyundaki 25 yaşındaki ve 76 kilo bir bayanın uygulaması gereken diyet örneği (İdeal ağırlığı 56 kilo / Verilmesi gereken kilo 20 )

Sabah saat 09.00 • 1 Tatlı kaşığı bal, reçel • 1 porsiyon peynir • 2 ince dilim ekmek • Domates, salatalık

Saat 11.00 • 1 porsiyon meyve

Öğle saat: 13.00 • 3 porsiyon et (Kırmızı et 90 gr, Beyaz et 180 - 150 gr.) • 1 su bardağı ayran • 2 ince dilim ekmek • Salata (istenildiği kadar)

Saat 16.00 • 2 porsiyon meyve + 2 adet grisini

Akşam saat 19.00 • 8 yemek kaşığı sebze yemeği (Susuz) • Yarım su bardağı yoğurt • 1 kase çorba = 2 yemek kaşığı pilav = 2 yemek kaşığı makarna • 2 ince dilim ekmek • İstenildiği kadar salata

Saat 21.00 • 2 porsiyon meyva + 1 su bardağı şekersiz süt

Göbek eriten diyet

Pek çok kişi yazın hala istediği formda olamamaktan şikayetçi. Bazı kişiler biraz zayıfladıysa bile istediği yerlerden (göbek, bel, basen) incelememekten yakınıyor. Normal diyet programlarında kişiler zayıflasa bile çoğu kişide daha çok yüz bölgesi inceliyor. Ama aşırı yağlı bölgelerde pek incelme olmuyor.

Sizlere 3 haftada, özellikle göbek-bel bölgesinden incelmeyi de sağlayacak özel bir program vereceğim. Ancak öncelikle şu noktayı vurgulayayım: Sadece diyetle bölgesel zayıflama tam olmaz. Beraberinde özel egzersiz ve bazı özel bitkisel mönüler gerekir. Bu programı 3 hafta uygulayın, 21'inci günün sonunda müthiş incelmeyi hayretle göreceksiniz.

Mekik hareketi
Dizlerimiz bitişik ve ayaklarımız birbirine paralel şekilde tabanları yeri gösterirken iki elimizi enseye koyup hızlı hızlı, sık sık ve kesik kesik hareketlerle karnımız acıyana kadar sabah ve akşam ellişer kez bu hareketi yapıyoruz. Bu hareket özellikle karın bölgesindeki kasları kuvvetlendirir, yağ dokusunu harekete geçirir ve yağların yanmasına yardımcı olur.

Sopalı hareket
Bu harekette de bir sopayı ense kökümüze alıp iki elimizi geçiriyoruz. Ayaklarımızı yere sağlam basıp süratli bir şekilde sağa ve sola doğru daha çok kalçadan yukarısını hızlı bir şekilde döndürerek birkaç dakikada bu hareketleri yapıyoruz. Bu haraket karnın yan tarafındaki kasların şekillenmesi ve göbeğin erimesini sağlar.

Bel kasları için mekik
Bir taraftaki kolumuzu, bükülmüş olan diğer taraftaki dizimize doğru hafifçe, sık sık ve seri hareketlerle yakınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu hareketi de birkaç dakika dayanabildiğimiz kadar yapmaya gayret ediyoruz. Daha sonra diğer taraftaki ayağımızı ve kolumuzu değiştiriyoruz. Bu hareket karnın yan tarafına doğru olan kasları çalıştırmak için yararlıdır.

Haftanın tek günleri bunları yiyin

Kalkar kalkmaz: 1 bardak ılık ballı limonlu su (içine yarım tatlı kaşığı bal, 10 damla limon konacak).

Sabah sporu: 35 - 40 dakika tempolu yürüyüş yapın. Bol ter atmaya gayret edin. Ardından fotoğraftaki gibi 15-20 dakika spor.

Duş: Ham ipek kese veya kabak lifi ile 5 dakika fırçalar gibi göbek, basen, popo, bel sertçe fırçalanacak. 5 dakika kadar susam yağı, kekik yağı, biberiye yağı, melisa yağı ile aynı bölgeye masaj yapılacak.

Kahvaltı: 1 adet kabuklu yeşil elma, 1 adet sert şeftali

Ara: 2 parmak taze dil peyniri yiyebilirsiniz.

Öğle: 1 porsiyon ızgara tavuk (derişiz), bol rokalı yeşil salata (taze soğanlı).

Ara(saat 15.00): 3-4 yulaflı bisküvi

Ara(saat 17.30): 1 adet yeşil elma.

Akşam: 4-5 kaşık zeytinyağlı fasulye (az yağlı), 1 dilim tam ekmek, mevsim salatası.

Gece: 1 bardak şekersiz tarçınlı ılık light süt. 3-4 fincan rezene çayı, yeşil çay, mısır püskülü, kiraz, avakado yaprağı karışım çayı içilecek.

Yasaklar
* Kolalı, şekerli içecekler

* Kızartma

* Hayvansal katı yağlar (tereyağı, kaymak, yağlı şarküteriler, yumurtanın sarısı, yağlı süt ürünleri, yağlı etler, tavuk - balık derisi, tam yağlı süt)

* Alkol (özellikle bira)

* Beyaz un,

* Beyaz şeker

* Doğum kontrol hapları

* Aşırı gündüz uykusu

* Çikolata

* Yağlı çerezler

* Cips

Zayıflatıcı çayı elinizden düşürmeyin
Bir su bardağı için 1-2 adet avakado yaprağı, 1 çay kaşığı yeşil çay, küçük bir tutam kiraz sapı ve mısır püskülü, 1 çay kaşığı rezene tohumu sadece 1-2 dakika kaynatılacak ve hafifçe fokurdadıktan sonra 3-4 dakika demlenmeye bırakılacak. Sonrasında şeker veya tatlandırıcı eklenmeyecek sadece çok ince bir dilim limonla içilecek. Yemeklerden biraz sonra da içebilirsiniz. Akşam mümkün olduğunca erken yenilecek. Sabah ise erken kalkmak önemli çünkü erken kalktığınızda metabolizma hızlanır, sabah sporu ise vücudu canlandırır, harekete geçirir.

Makale: Ender Saraç

Kalori yakmanın 20 yolu

Sadece hayat tarzınızı değiştirerek güvenli bir şekilde kilo verebilirsiniz. Nasıl mı?

Özel yiyecekler almadan, pahalı diyet kulüplerine katılmadan sadece hayat tarzınızı değiştirerek güvenli bir şekilde kilo verebilirsiniz.



1- Kilo almanın en önemli nedenlerinden biri yemek aralarında atıştırmaktır. Atıştıracağınız zamanlarda su için.

2- Buzdolabınızı boşaltın. Böylece hem para harcamazsınız hem de sizi atıştırmaya iten neden yok olur.

3- Yeterince uyuyun. Böylece, yiyerek alacağınız enerjiyi uyurken toplamış olursunuz.

4- Alkol, ekmek ve karbonhidratlardan uzak durun.

5- Karanlık ortamlarda bulunmamaya ve akşamları bir saat önceden uyumaya çalışın. Eğer akşam bir şeyler izlemek istiyorsanız. Karanlık değil, aydınlık bir ortamda yapın bunu.

6- Mutlaka kahvaltı yapın. Bu size gün içinde harcamanız gereken enerjiyi verecektir ve öğlen yemeğinde çok acıkmayacaksınız.

7- Öğün aralarında yeme istedi doğduğunda, sevdiğiniz bir müziği dinleyin. Araştırmalar, müzik dinlediğinizde de sevdiğiniz bir yemeği yediğinizde de beyninizin aynı bölgesi uyarılıyor.

8- Ayakta hiçbir şey yemeyin.

9- Yeşil çay için. Araştırmalar gösteriyor ki, yeşil çay içmek vücuttaki kalorilerin yakılmasında çok etkili. Günde 3 bardak yeşil çay içmeye çalışın.

10- Yediğiniz şeye konsantre olun. Televizyon seyrederken, bir şeyler okurken ya da e-maillerinize cevap verirken yemeyin.

11- Dışarı çıkın. Günde en az 20 dakika dışarıda oturmaya ya da yürüyüş yapmaya özen gösterin. Çünkü gün ışığı yeme isteğinizi kontrol etmenize yardımcı oluyor.

12- Sağlıklı şeyler yiyin. Dışarıda yemek yediğiniz zaman çocuk mönüsü ya da sossuz salata yiyin.

13- Kendinizi çok fazla zorlamayın. Diyet programınızı yaparken 1200 kalorinin altına düşmemeye özen gösterin.

14- Bahçe işleriyle uğraşın. 1 saat bahçe işiyle uğraşmak 500 kalori yakmanızı sağlar.

15- Asansör kullanmak yerine merdivenden çıkın.

16- Ev işi yaparak da kalori yamanız mümkün. Ufak tefek ev işleriyle uğraşın.

17- İp atlayın. Bu muhteşem bir egzersizdir ve diğerlerinden daha eğlencelidir.

18- Sık ama az yiyin.

19- Çikolatayı çok seviyorsanız, her akşam bir parça (küçük tabi ki) çikolata yiyin.

20- Kendinizi sıkıntıya sokmayın, her şey beyinde biter.

Rustemi Kreshnik vs Volkan Düzgün


Rustemi Kreshnik (Real Team) vs Volkan Düzgün (Siam Gym) - K-1 A, 100kg, 3x3

30 Mayıs 2008 Cuma

Komik Resimler

www.bobiler.org sitesinden hoşuma giden bir kaç montaj. :)







29 Mayıs 2008 Perşembe

Aile Boyu Diyeti

Kahvaltı seçenekleri

Haftanın altı günü ayrı alternatiften dilediğinizi seçin. Bütün kahvaltıların toplam kalori oranı sadece 250. Yedinci güne ne oldu dediğinizi duyar gibiyim. Pazar günü ( tabii ki çok aşırıya kaçmadan ) istediğiniz gibi bir kahvaltı sofrası hazırlayın ve pazar sabahın keyfini çıkarın.

Corn flakes, meyve suyu ve yoğurt: Bir ufak kaseye corn flakes ile sütü karıştırın. Bir su bardağı şekersiz portakal suyu ve en küçük boy yoğurt ile kahvaltıyı tamamlayın.

Haşlanmış yumurta ve tost : Bir adet haşlanmış yumurta, yağsız beyazpeynirli tost ve şekersiz bir fincan çay.

Domatesin tadı : 1,2 dilim kepek ekmeği2 dilim domates, 1 parça beyazpeynir ve bir su bardağıdomates suyu.

Sosisli kahvaltı : Bir büyük boy sosisi ızgarada pişirin. Yanına dana jambon ve kaşarpeynirinden oluşan yağsız bir tost hazırlayın. Şekersiz bir bardak çayı ihmal etmeyin.

Yoğurdun lezzeti : Bir küçük kap yoğurt, bir adet muz ve bir dilim tost ile birlikte bir fincan şekersiz kahve.

Meyve salatası : Bşer adet kivi, bir adet muz, bir elma ve iki dilim karpuzu diyet yoğurt ile karıştırın. Şekersiz bir fincan çayı unutmayın.

Zevkli akşam yemekleri

Diyeti bie keyif haline getirebilmek için önce onu bir işkence haline getirmek için önce onu bir işkence olmaktan çıkarın. Günün en keyifli öğünü olan akşam yemeklerini hep birlikte zevk haline getirin. Haftanın belirli akşamlarını sebze ve meyve kürü olarak seçin. Kendinize ve ailenize hiçbir sınır koymadan dilediğiniz kadar meyve, sebze yiyin. Ancak, kabuklu olan meyvelerin kabuklarını soymadan... kütür kütür bir elmayı ısıra ısıra yemenin keyfini sürün. biliyoruz sebze özellikle erkekler tarafından tercih edilmiyor. o halde bir günü de balığa ayırmaya ne dersiniz? tabii ki ızgara olmak koşuluyla! zaten balığı parçalamadan yemek çok daha makbul! leziz bir palamut balığını ızgarada yapıp bütün aile birlikte yemek hiç de fena olmaz.

Akşam Yemekleri İçin Alternatifler
Keyifli akşam yemekleri için size üç tane önerimiz var. Bir deneyin bakalım hoşunuza gidecek mi?

Kremalı domates soslu makarna ve yoğurt:
bir porsiyon kremalı domates sosunu 125 gram pişirilmiş spagetti ile karıştırın. üzerine Parmesan peyniri dökün ve mevsim sebzeleriyle servis edin. Yemeğin yanına bir küçük kap yoğurt da alabilirsiniz.

Fesleğen soslu makarna: 200 gram fiyonk ya da burgu makarnanın üstüne fesleğen ilave edin. Üzerine Parmesan peyniri dökün. makarnanın yanına sebze katarak servis edin.

Mantarlı Kereviz: dört adet orta boy kerevizin içini oyun. 250 gram mantar, sivri biber, domates, maydonoz ve dereotunu doğrayı karıştırın. üzeirne sıvı yağ ve bir tatlı kaşığı şeker ekleyerek karıştırın. kerevizlerin içine bu karışımdan koyarak az suyla karıştırın.

Burca Göre Diyet!

İnsanların davranışlarında etkin olduğuna inanılan burçlar, yemek yeme alışkanlıklarında da belirleyici olabiliyor. Bu yüzden diyet yaparken burcunuzun özelliklerine uygun davranmak en akıllıca olanı diye düşünenlerdenseniz, okumadan geçmeyin...

Koç (21 Mart - 20 Nisan) : Abur cubur yemeye son derece meraklısınız. Bu nedenle sizin için tehlike çanları çalıyor. Tuz ve alkolden uzak durarak bunun yerine bol bol su için. Domates, patates, soğan, kuru fasulye, mercimek, karnıbahar, marul, yeşil salata, ıspanak, turp, pirinç, zeytin, elma, balkabağı, ceviz gibi besinler haftalık beslenmenize mutlaka eklenmesi gerekli yiyeceklerdir. Sizin için gerekli olan tatlılar! Kayısı gibi fazla şeker içermeyen tatlılar olmalıdır.

Boğa (21 Nisan - 21 Mayıs) : Yemek için yaşayanlardansınız. Fakat unutmayın ileride bu kilolar başınıza bela olur. Karbonhidratlardan kaçının. Aksi takdirde tombul bir kişi olursunuz. Sindirim güçlüğü çekebilirsiniz. Düşük nişasta, yağ ve şeker içeren bir diyet, beslenme hayatınızın gerekli bir parçası olmalıdır. Doğal iyot içeren besinler, balık ve deniz mahsulleri, yumurta, karaciğer, böbrek, buğday, ıspanak, pancar, taze meyve ve yeşil salata besin listenizde daima yer almalıdır. Ayrıca su içmek de hayatınızın vazgeçilmez bir parçası olmalı.

İkizler (22 Mayıs - 21 Haziran) : Yemek yerken o kadar acele hareket ediyorsunuz ki artık bu durum sizin sağlığınızı etkiler hale gelmiş. Yemekleri çok çiğnemeden yutmayın. Az ama sık yemeyi prensip haline getirin. İkizler kemiklerinin sağlıklı olmasını istiyorsa sağlıklı beslenmelidir. İkizler de kan pıhtılaşması çok sık görülür. Balık, tereyağı ve köy peyniri, havuç, portakal, greyfurt, şeftali, erik, üzüm suyu, kuru üzüm ve badem beslenme listenizde vazgeçilmez besinler olmalıdır. Sakinleşmeniz ve huzurlu olmanız için de şifalı bitkiler ve kafeinsiz çaylar tam size göre.

Yengeç (22 Haziran - 23 Temmuz) : Duygusal olmanız sizin beslenme alışkanlıklarınızı da etkiliyor. Üzüldükçe böreklere, keklere, dondurma ve şekerlemelere sarılıyorsunuz. Halbuki yengeçler, nişastalı yiyeceklerden, şeker, tuz ve baharatlardan uzak durmalıdır. Çünkü mideleri çok hassastır. Vücudunuz kalsiyuma fazlaca ihtiyaç duyar. Düşük yağ içeren süt, peynir ve yoğurt, kıvırcık lahana, domates, salata ve marul, bol miktarda taze sebze ve yağsız protein, sizin cilt ve mide sağlığınız açısından iyi olup, kilonuzu daha rahat kontrol altına almanızı sağlar. İncelmek için öncelikle kendinizle hesaplaşmalısınız.

Aslan (24 Temmuz - 23 Ağustos) : Yemek sizin için adeta bir zevk haline gelmiş. Güzel lokantalar, nefis yemekler her zaman hayalinizi süslüyor. Vücudunuza önem verdiğiniz için diyet yapmakta son derece başarılısınız. İradeniz harika! Kan dolaşımınızın düzenli olması için; sığır, kuzu ve kümes hayvanları eti, karaciğer, çiğ yumurta sarısı, kereviz, elma, incir, şeftali, limon ve badem sizin için idealdir. Porsiyonlarınızı yüzde 50 azaltmanız önerilir.

Başak (24 Ağustos - 23 Eylül) : şekerleme deyince siz akla geliyorsunuz. Özellikle de çikolata hayatınızın vazgeçilmezleri arasında yer alır. Ancak bu yiyeceklerden uzak durmalısınız çünkü kalbinizde problem yaratabilir. Tuz, buğday, çavdar, yağsız sığır ve kuzu eti, peynir, zeytin, portakal, limon, kavun, elma, armut sizin ideal yiyeceklerinizdir. Kavun, elma, armut kısmen cildinizi temizlemek ve saçlarınıza bakım sağlamak için yardımcı olur. Elma ise kurtarıcınızdır.

Terazi (24 Eylül - 22 Ekim) : Terazi böbrekleri, sırtın alt kısmını, temsil eder. Bezelye, mısır, havuç, ıspanak, buğday, yulaf unu, elma, çilek, badem ve kuru üzüm hep elinizin altında olmalıdır. Böbrekleriniz için çok fazla asitli içeceklerden uzak durmalısınız. İncecik ve zarif bir beden için; ince dilimler faydalı olacaktır.

Akrep (23 Ekim - 22 Kasım) : Burcunuz üretim organlarını temsil eder. Solunum yolları problemleri yaşayabilirsiniz. Tahıllardan yapılmış ekmekler, balık ve deniz ürünleri, yeşil salata, soğan, kırmızı turp, taze meyve ve sebzeler içeren bir diyet tam size göredir. Doğru beslenme gerginliğinizi alıp götürür.

Yay (23 Kasım - 20 Aralık) : Burcunuz kalçalar, bacak üstleri ve karaciğeri temsil eder. Doğal beslenmek için kabuklu meyveler ve sebzeleri tercih edin. Bolca çiğ sebze, yeşil biber, patates, incir, kuru erik, çilek, elma, armut, ve taneli tahılları yemeniz önerilir.

Oğlak (21 Aralık - 18 Ocak) : Çalışkan bir yapınız var ve çalışırken de farkında olmadam öğün atlıyorsunuz. Oysa bu sizin için çok zararlı. Vücudunuzun vitamin ve minerallerden oluşan geniş bir besin karışımına ihtiyacı var. Burcunuz , dizleri, dişleri, kulakları ve deriyi temsil eder. Lahana, kereviz, yağsız etler, limon, portakal, inek sütü, her türlü peynir, balık, yumurta sarısı, buğday ve incirle aranızın çok iyi olması gerekir. Kayısı, badem yiyerek kuru ve alerjik eğilimli cildinizi canlandırın. Cildinizi sigara ve sigara dumanından uzak tutarak korumaya çalışın.

Kova (19 Ocak - 20 şubat) : Vücudunuzun sürekli C vitaminine ihtiyacı var. Yemek tarzınız yenilikçi. Bu nedenle değişik lezzetler tatmayı seviyorsunuz. Burcunuz el ve ayak bilekleriyle baldırları ve dokuları temsil eder. Vücudunuz sofra tuzuna çok ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacı sofra tuzundan değil, bu maddeyi barındıran besinlerden almanız en mantıklısıdır. Çok fazla tuz aldığınızda zayıf bir kan dolaşımına, gereğinden fazla şişkin bir vücuda ve karaciğer rahatsızlıklarına açıksınız demektir. Deniz ürünleri, brokoli, havuç, turp, balkabağı, ıspanak, elma, şeftali, limon, portakal, greyfurt, nar ve ananas sizin için doğal tuz bakımından ideal besinlerdir.

Balık (20 şubat - 21 Mart) : Katı ve sıkıcı diyetler size göre değil. Yüksek proteinli, düşük yağ ve şeker içeren diyet uyguladığınız zaman kendinizi çok daha iyi hissedersiniz. Burcunuz ayaklar ile duyma, işitme, dokunma ve tatmayı temsil eder. Demir vücudunuzun başlıca ihtiyacıdır. Demir eksikliği, anemi ve düşük tansiyona sebep olur. Diyetlerinizde zengin demir içeren karaciğer, yağsız sığır eti, kuzu eti, yumurta sarısı, beyin, midye, ıspanak, soğan, arpa, marul, buğday ekmeği, kuru fasulye, elma, üzüm, limon, portakal, şeftali, hurma, kuru erik ve üzüm yer almalıdır. Maydanoz da bu listeye eklenebilir.

Hamilelikte seks

Hamilelikte seks Hamilelik sırasında seks isteğinin çiftten çifte değişmekle beraber, genellikle birinci üç ayda azaldığı, ikinci üç ayda arttığı, üçüncü üç ayda yine düşüş gösterdiği belirtiliyor. Bedensel değişiklikler, istek ve cinsel zevkinizi etkiler. Eğer olumsuz etmenleri bilirseniz ve onlarla birlikte yaşamayı öğrenirseniz cinsel hayatınıza karışmalarını en aza indirebilirsiniz.
Doğum yaklaştıkça, isteğin iyice azalmasının nedenleri şöyle sıralanıyor: Birincisi, karın hacminin artışı hareket etmeyi zorlaştırıyor. İkincisi, ilerlemiş hamileliğin ağrı ve rahatsızlığı sıcak bir ilerlemeyi engelliyor. Üçüncüsü ise son dönemlerde kadının, bebek ve doğum dışında herhangi bir şeye yoğunlaşması zor oluyor.

Bedensel değişiklik

Her şeyden önce, bedensel değişiklikler, istek ve cinsel zevkinizi etkiler. Eğer olumsuz etmenleri bilirseniz ve onlarla birlikte yaşamayı öğrenirseniz cinsel hayatınıza karışmalarını en aza indirebilirsiniz. Bu olumsuz etkiler şöyle özetlenebilir:

Bulantı ve kusma: Eğer bulantı ve kusmalarınız gece gündüz devam ediyorsa, bunların geçmesini beklemelisiniz (sıklıkla ilk üç ayın sonunda kaybolur). Eğer sizi yalnızca belli saatlerde, genelde sabah, rahatsız ediyorsa gevşemeye çalışın ve yemek saatlerinizi ona göre ayarlayın. Kendinizi berbat hissediyorsanız ısrarla çekici görünmeye çalışmayın; çünkü sabah rahatsızlığınız duygusal gerginliğinizle artabilir.

Yorgunluk: Dördüncü aya kadar geçecektir. Geçinceye kadar, kendinizi gece geç vakitlere kadar romantik olmaya zorlamak yerine; eğer uygunsanız eşinizle gündüz kendinizi daha dinç hissettiğinizde birlikte olun.

Görüntünüzün değişmesi: Hamilelik ilerledikçe kadının görüntüsü ve karnının şişmesi çiftlerden birinde ya da ikisininde de isteksizlik yaratabilir.

Üreme organlarının büyümesi: Hamilelikte hormonal değişikliklere bağlı olarak, kasık bölgesine doğru artmış kan akımı, bazı kadınlarda cinsel beklentiyi arttırabilir. Fakat özellikle hamileliğin son dönemlerinde, kadının cinsellikten daha az zevk almasına neden olabilir.

Memelerde dolgunluk: Bazı çiftler hamilelik boyunca dolu ve gergin göğüslerden hoşlanabilir. Fakat bir kısmında hamileliğin erken döneminde memelerin ağrılı gerginliğine bağlı olarak ilişki acı verebilir.

Vajina salgılarındaki değişiklikler: Bu salgıların miktarı artar ve kıvamı, kokusu, tadı değişir. Bu artış, birleşmeyi daha hoş hale getirebilir. Tam tersi kadının vajinasının sürekli ıslak ve kaygan olması eşinin sertleşmesini engelleyebilir.

Bebeğinize zarar vereceğinizden korkmak: Normal bir hamilelikte cinsel birleşme bu etkilerin hiçbirine yol açmayacaktır. Bebek rahimde rahat ve korumalı bir ortamdadır. Ayrıca rahim ağız kısmında oluşan sıvımsı bir tıkaç ile bebek dış ortamdan güvenle korunur. Ayrıca orgazmdan sonra rahimde kasılmalar olmasına karşın, bu kasılmaların normal bir hamilelikte tehlikesi yoktur.

Bebeğinizin “farkında” olmasından korkmak: Orgazm sonrasında rahimdeki kasılmaların sebep olduğu hafif sallantıdan bebeğinizin hoşlandığını düşünün. O, yaptığınızı ne görebilir ne de neler olduğunun farkındadır. Bebeğinizin hareketleri (birleşme sırasında yavaşlama ve sonrasında tekmeleme, kıvranma ve orgazm sonrası kalp atışlarında hızlanma) yalnızca hormonlara ve rahim hareketlerine bağlı tepkilerdir.

Karı koca arasındaki ilişkinin değişmesi: Çiftler artık yalnızca sevgili veya birbirine aşık karı koca değil, aynı zamanda anne baba oldukları düşüncesine alışmakta zorluk çekerler. Öte yandan bazı çiftler ilişkilerindeki bu yeni boyutu keşfedip, bunu da yeni bir heyecan olarak yatak odalarına taşırlar.

Cinsel ilişkinin sınırlanması gereken durumlar

Birleşme aşağıdaki durumlarda muhtemelen kısıtlanacaktır:

Herhangi bir anda beklenmeyen bir kanama olması,
Daha önceki hamileliğin ilk üç ayında düşük ya da düşük tehlikesi geçirmesi, şu anda da düşük tehlikesinin bulunması,
Daha önceki hamileliğin son 8-12 haftası içerisinde erken doğum, riskli erken doğum deneyiminin olması veya şu anda erken doğum belirtilerinin bulunması,
Plasenta Previa (anne ile bebek arasındaki bağlantıyı sağlayan dokunun normal yerleşimi yerine rahim üst kısmına yerleşmesi) olması. Bu durumda ilişki ile plasenta zamanından önce yerinden ayrılıp, kanamaya yol açarak hem anne hem de bebek sağlığını tehdit edebilir.
Birden fazla bebek bekleme durumunda son üç ay ilişki yasaklanabilir.
Daha çok zevk almanız için öneriler

İşte size cinsel ilişkinizi güzel bir şekilde sürdürebilmeniz için bir kaç tavsiye:

İlişkiniz ister sık ister seyrek olsun öbür etmenlerden etkilenmesine izin vermeyin.
Ebeveyn olma duygusunun ilişkiniz üzerinde yaratabileceği gerginliği fark edin ve bu durumun her ikinizin de hissedebileceği cinsel isteğin yoğunluğunu değiştirebileceğini bilin. Her türlü sorunu açıkça konuşun, hiçbir zaman kulak ardı etmeyin.
Olumlu düşünün: Sevişmek, bedensel olarak doğuma iyi bir şekilde hazırlanmanıza yardımcı olacaktır.

Kadınları Etkileme Sanatı

Kısa ve etkileyici konuşun , Kadınlar konuşarak sevinçlerini paylaşırken, erkekler daha çok hareketleri kullanır. Konuşarak sevinmek veya şükretmek onlara uymaz. Erkeklerin aşk hakkında uzun uzun konuşmayı sevmemesi, sizi ruhunuzu okşayan bu tür konulardan mahrum bırakmamalı. Sevgilinize ilgisine ne kadar muhtaç olduğunuz açık açık anlatmalısınız. Erkekler sessizlikten hoşlanır Diyelim ki çılgınlar gibi seviştiniz ve birbirinizin kollarında yatıyorsunuz. O anda, siz ona ne kadar çok bağlı olduğunuzu söylemek isterken, o gözlerini kapatıp, anın büyüleyici rahatlığının tadını çıkarmak ister. İlişkinizin büyüsünü sizin kadar hissetmediği için onu suçlamak yerine, erkeklerin duygularını kadınlardan farklı ifade ettiklerini hatırlayın. Yoğun duygular içinde olan bir kadın bunu konuşarak dışa vurmayı tercih ederken, erkekler bu tür anları kendi kendilerine yaşamayı tercih eder. Duygularını paylaşmazlar Deşarj olmak için kadınlar sorunlarını dile getirmeye çalışırken, erkekler konuyu fazla uzatmadan çözüm bulmak ister. Erkekler sorunları sistematik olarak ele alır ve adım adım çözmeye çalışır. Ağlama krizlerinden hoşlanmazlar Erkekler gerçekten dramatik olayların dışında pek ağlamazlar. Kadınlar ise neredeyse her şey için ağlarlar. Onlar için kızgınlık, sinirlilik, yorgunluk, sevinç ağlama sebebi olabilir. Bir an için kendinizi sevgilinizin yerine koymayı deneyin ve kendinize onun gözüyle bakın. Bir dakika mutlusunuz, sonraki dakika gözyaşlarınız dökülmeye başlar. Ortada gerçek bir sorun yoksa, sevgiliniz ruh halinizi anlamakta ve size destek vermekte zorlanacak ve siz bu davranışı duygusuzluk olarak algılayacaksınız. Ağlama olayında kadınlar ve erkekler arasındaki yaklaşım farklılığını sevgilinizle konuşarak halledebilirsiniz. Özür dilemeyi sevmezler Erkekler tartışmayı bitirmek için illa bir formüle ihtiyaç duymaz. Onlar hiçbir şey söylemeden de tartışmayı bitirebilir. Uzun lafın kısası, erkeklerden özür dilemelerini bekliyorsanız, çoğu zaman boşa beklersiniz. Bu durum karşısında öfkelenmeye veya onların vicdan azabı duymayan, kalpsiz biri olduklarını düşünmenize gerek yok. Erkekler için özür dilemek olayı yeniden yaşamak anlamına geldiği için yaşananları tekrar etmeden özür dilemeyi seçerler. Sonuçta durup dururken arabanızı yıkaması, birkaç özür kelimesi söylemesinden daha iyi değil mi?

Seks renginiz hangisi

Favori renginiz seks hayatınızın anahtarı gibi. Hatta giydiğiniz kıyafetlerden, arabanıza kadar seçtiğiniz tüm renkler seks hayatınızı ele veriyor. Bakalım sevdiğiniz renkler seks hayatınızda ne anlama geliyor. Sarı: Seks niyetleriniz biraz kompleksli ve duruma göre adapte edilebilir demektir. Örneğin gay’lerin en favori rengi sarıdır derler.

Yeşil: Yeşil seçenler ferah ve saftırlar. Nazik olmalarına rağmen tutkulu değildirler.

Siyah: Hafif sapık bir seks anlayışına sahip, abartısız sadist ve mazoşist hareketlerden hoşlananların rengidir.

Kırmızı: Son derece kolay tahrik olmalarıyla birlikte sınır tanımayan, cömert partnerlerdir. Bir kere ışığı gördüler mi onları durdurmak saatler alır.

Beyaz: Doğallık konusunda katı kuralcıdırlar, abartılardan kaçınırlar. Fransız tarzı öpücükler müstehcen, gün ışığında seks yapmak ise tartışılmazdır.

Kahverengi: Doğru eş için bulunmaz bir hazinedirler. Sevişmek için zamana ve özele ihtiyaçları olan bu insanların hisleri çok gel-gitlidir ve söyleyeceğiniz ağır bir söz, ilişkinizi bitirebilir, dikkat!

Gri: Kararsız insanların rengidir. Hiçbir şey hakkında heyecanlanamazlar, renkler hakkında bile! Eşlerinin terk etmemesi veya hamile kalmak için sevişirler.

Mavi: Muhteşem seks partnerleridir. Günahkar, etkileyici ve partnerinin ihtiyaçlarına karşı duyarlıdırlar.

Çocuk Sahibi Bir Aile Olmaya Hazır mısınız

Çocuk sahibi olma kararı kimi zaman çiftleri karşı karşıya getiriyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Aslıhan Kurt, çiftlerin çocuk sahibi olma kararını birlikte alması ve bir bebeğe hazır olması konusunda fikir birliğinde olması gerektiğini belirterek merak edilenleri sizlerle paylaşıyor. Çocuk sahibi olmaya karar verme aşamasında, evlilikte uyum noktasında önemli bir faktör. Evlilikle hayat çok değişmiyor ama çocuk sahibi olunca evlilikte bir değişim olması kaçınılmaz. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Aslıhan Kurt değişimi güzel bir örnekle açıklıyor: “Bir çift pistte tango yaparken, sırtlarında kabarık birer sırt çantası olduğunu düşünün. Uyumlu dans etmek zorlaşacaktır. Bazı figürleri yapamayacaklar, yeni bir takım hareketler geliştirmeleri gerecek, çok akrobatik olan hareketler yerine daha dengeli hareketleri tercih edecekler, kısacası bu yeni duruma göre danslarında uyumu sağlayacak bazı değişiklikler yapmaları gerecektir. Bu değişikliklerden sonra dansları eski dansları gibi olmayacaktır, ama yeni bir tarzda yine uyumlu olacaktır. Çocuk yapma kararı verildikten sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu açıdan çiftlerin birbirini tanıyor olmasından çok, birbirlerinde meydana gelecek değişikleri algılamaya ne kadar niyetli ve becerikli oldukları, uyum için daha önemli olacaktır.”

Ortak karar alınmalı

Çocuk sahibi olma kararının alınmasında dikkat edilmesi gereken altın standartlar diye bir şey yok. Şu şu şartlar karşılandığında çocuk yapmak için en doğru zamandır diye bir şey söylemek de mümkün değil. Yine de sağlıklı bir karar için ne gerekiyorsa, çocuk yapma kararı için de aynı şeyler söylenebilir. Psikolog Aslıhan Kurt konuyla ilgili şunları söylüyor: “Bunlardan ilki, çocuk sahibi olmak çiftin hayatında önemli değişikler meydana getirecektir. Çiftin, hayatlarının iş, kariyer, ekonomik yapı, sosyal ilişkiler, iş bölüşümü vs. alanlarında meydana gelecek bu değişikliklerin farkında olmaları ve bunlarla ilgili gerçekçi bir değerlendirme yapmaları, kararlarının doğruluğunu etkileyecektir. İkincisi, bu kararın iki kişinin ortak kararı olmasıdır. Çiftlerin çocuk yapmak ile ilgili kişisel nedenleri aynı olmayacaktır. Ancak karar iki kişinin kararı olmalıdır. İkincisi, kişiler birbirlerinin çocuk yapma kararıyla ilgili nedenlerini bilmeli, birbirlerine bildirmelidirler. Üçüncüsü, çocuk yapmak istemenin gerçek nedeni, sadece bir çocuğa sahip olmak istemek olmalıdır. Bazı durumlarda çocuk yapma kararının altında, çocuğun yolunda gitmeyen ilişkiyi düzelteceği, ilişkiye bir değişiklik getireceği, ilişkiye heyecan katacağı gibi gerçekçi olmayan beklentilerin bulunduğu görülür. Bu durumda, çiftin bu gerçek nedenlerin farkında olması, bunları iyice değerlendirmesi ve mümkünse bu konularla ilgili çözüm yolları aramaları daha faydalı olacaktır. Bu sorunları çözümledikten sonra çocuk yapma kararlarını tekrar değerlendirebilir. En azından ikincil nedenleri bilerek, ve bunlara rağmen çocuk yapma kararı aldıklarının farkında olmalarında yarar vardır. Dördüncüsü, eşlerden birinin bu kararla ilgili tereddüdü veya şüpheleri varsa, bu karar iyice konuşulup tartışılmalıdır. Eğer bir çözüme ulaşılamıyorsa, çiftin birlikte bu kararlarını bir profesyonel (psikolog, aile danışmanı, psikiyatrist vs.) ile değerlendirmesinde fayda vardır. Bütün bunlara rağmen, şunu unutmamak gerekir ki bu kararın doğruluğu ya da yanlışlığından çok, bu kararı vermede kişilerin dayandıkları kişisel nedenlerin iki kişi tarafından da farkında olunması önemlidir. Çünkü ileride çiftin yaşantısında meydana gelecek kaçınılmaz değişiklikle ne kadar etkili bir şekilde başa çıkacakları, bu farkındalıklarının derecesine bağlıdır.”

Sex Görev icabı yapılıyor

Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. Cem İncesu, ''Kent yaşamı, zaman sorunu çiftlerin cinselliğinin kalitesini düşürdü. Stresi artırdı. Bu durum kadınlarda zaten eksik olan cinsel motivasyonu yok etti. Kadınlar artık cinsellikten zevk almıyor” dedi.

Doç. Dr. Cem İncesu, yoğun çalışma temposu, bir yerlere ya da bir şeylere yetişme telaşı içerisinde geçen yaşam temposunun insan vücudunda stres hormonlarını yükselttiğini, yükselen stres hormonlarının ise başta cinsel istek ve ereksiyon olmak üzere çeşitli cinsel işlevleri olumsuz yönde etkilediğini belirtti. İncesu şöyle devam etti:

''Kentlerde yaşayan insanların sürekli biçimde zamansızlık sorunu yaşamaları çiftlerin cinselliğe ayırdıkları zamanı azaltmakta, ayrıca ayrılan zamanın kalitesini düşürmektedir. Bu gelişmelerin doğal sonucu, aralara ve boş zamanlara sıkıştırılmaya çalışılan, özellikle gece geç saatlerde ve yorgun biçimde yaşanan, 'görev icabı' başlatılan, 'isteksizce' sürdürülen, 'yeterince haz almadan ya da doyuma ulaşamadan' tamamlanan ya da hafta sonu tatiller gibi belirli zaman dilimlerine ertelenen bir cinsellik kültürü ve yaşam biçimi toplumda yerleşmeye başlamıştır.''

Bu sürecin kadınlar açısından değerlendirdiğinde tablonun biraz daha karardığını vurgulayan İncesu, çalışan, eşiyle aynı güçlükler, koşuşturmalar, kariyer planları gibi stres faktörleriyle karşı karşıya olan kadınların ev ve çocuk bakımı gibi yükleri de üstlenmeleri sonucu kendi özel yaşamlarına, kişisel gelişimlerine ve cinselliklerine enerji ve zamanları kalmadığını kaydetti. Doç. Dr. İncesu, bu durumun kadınlarda zaten var olan cinsel isteksizlik ve motivasyonsuzluğu daha da artırdığını bildirdi.

Çiftlerin cinsel sorunlarını konuşmada güçlükler yaşadıklarını vurgulayan Dr. İncesu, başvuran çiftlerle yaptıkları görüşmelerde cinsel sorunlarını birbirlerine hiç açmadıklarını, bazen uzun yıllar her iki tarafın da sorunun kendisinden kaynaklandığını düşünerek karşı tarafın konuyu açmasını beklediğinin anlaşıldığını kaydetti. İncesu, erkeklerin de cinsel açıdan özgür, açık olmadıklarını, en özgüvenli görünenlerin bile cinsel konularda çekingen, utangaç ve kırılgan olduklarını ve sorunlarını kabul etmediklerini söyledi.

İncesu, “Erkekler tedaviye başvurmayı, yardım istemeyi, çözüm arayışına girmeyi şiddetle reddediyor” dedi. Cinsel fonksiyon bozuklukları yaşayan erkeklerin büyük bölümünün sorunlarını adeta bir kader olarak algılamayı tercih ettiklerine dikkat çeken İncesu, ''Tedaviye başvuru oranı bu alanda sorun yaşayan erkeklerin yüzde 10'unun da altında olduğunu söyleyebiliriz'' dedi.Cem İncesu, Türkiye'de kadınların en sık yaşadığı cinsel sorunun cinsel isteksizlik ve cinsellikten yeterince haz alamamak olduğunu dile getirerek, bunun da en temel nedeninin cinsellik konusunda toplumun muhafazakarlığı ve kadın-erkek arasındaki ayrımcılıktan kaynaklandığını söyledi.

Kadınların, doğdukları andan evlendiği güne kadar cinsellik alanında sürekli yasaklar, kısıtlamalar, suçluluk ve günahkarlık duyguları ile büyütüldüklerini söyleyen İncesu, cinselliğin kötü, acı ya da utanç verici, kadınlar için gereksiz ve ayıp bir kavram olarak benimsetildiğini ifade etti.

''Sonra bir gün birileri 'artık evlendin, bugünden itibaren cinsellik eşinle serbest, hatta cinsellik senin evli bir kadın olarak görevin' der ama ne yazık ki cinsellik öyle hesap kitaplara, mantıksal önermelere, toplumsal kurallara sığabilecek uyabilecek bir olgu değildir. 2006 yılında ülke çapında yaptığımız araştırma, kadınlarımızın evlendikleri ilk günden başlayarak büyük sorunlar yaşadıklarını göstermektedir.

Her 100 kadından 54'ü ilk denemelerinden başlayarak şiddetli ağrı, kasılma ya da korku, kaçınma gibi nedenlerle cinsel birleşme kurmakta bile büyük güçlükler yaşamaktadır. Her 10 kadından yaklaşık 1'inde bu zamanla da düzelmemekte ve vajinismus olarak bilinen bir cinsel işlev bozukluğu olarak sürmektedir.''

10 Kadından 5 i Cinsel Sorunlu

Sıkça görülen cinsel sağlık sorunları Türkiye'de 40-80 yaş arasındaki erkeklerin 3'te birinden fazlasını etkiliyor. Kadınlarda ise bu oran yüzde 50'ye kadar yükseliyor BİR ilaç firması 40-80 yaş arasındaki kadın ve erkeklerin cinsel sağlıklarıyla ilgili tutum ve inanışlarını öğrenmek, seksin ve cinsel yaşamın önemini ve yaşamdaki rolünü tespit etmek için bir araştırma yaptı. Kadın ve erkeklerin cinsel fonksiyon bozukluğu konusundaki tedavi arayışlarını belirlemek ve cinsel yaşama ilişkin tutumları değişik toplum ve kültürler ile karşılaştırabilmek amacıyla da dünya çapında yaptırılan 'Global Cinsel Tutum ve Davranışlar' konulu araştırmanın Türkiye ayağının sonuçları dikkat çekti. 32 ülkede 27 bin 500'den fazla kadın ve erkeği kapsayan araştırma Türkiye'de İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Samsun, Diyarbakır ve Erzurum illerindeki bin 500 kadın ve erkekle yüz yüze görüşerek gerçekleştirildi. Buna göre her 100 erkekten 30'unda cinsel işlev bozukluğu görülürken kadınlarda bu oran yüzde 50'ye kadar çıkıyor.

ARAŞTIRMAYA göre, tüm yaş gruplarındaki Türk kadınları arasında cinsel ilişkiye girme sıklığı ayda 1 ile 4 kez arasında değişiyor. Türk erkeklerinin ve kadınlarının diğer ülkelere kıyasla daha büyük bir bölümü, yani yaklaşık yüzde 60'ı, cinsel performanstaki azalmanın ikili ilişkileri etkileyeceğine inanıyor. Diğer ülkelerdeki erkeklerden farklılık gösteren sonuçlardan biri ise, Türk erkeklerinin yaklaşık dörtte üçünün, erkeğin cinsel ilişkiye girebilmesinin ilişki açısından önemli olduğunu düşünmesi. Araştırmada, Türk kadınlarının diğer ülke kadınları gibi cinselliğin yaşamlarının önemli bir parçası olduğunu düşündüğü de ortaya çıktı. Diğer dünya ülkelerinden farklı olarak, Türk erkekleri arasında cinselliğin yaşamlarının önemli bir parçası olduğunu düşünenlerin oranı çok daha yüksek bulunuyor. Özellikle 40'ın üzerindeki kadınlarda cinselliğe önem verenlerin oranı düşmeye başlıyor. Araştırmaya göre, Türk erkek ve kadınlarının ortalama olarak yüzde 71'i son bir yıl içinde cinsel ilişkiye girereken, erkekler arasında son bir yıl içinde cinsel ilişkiye girdiğini belirtenlerin oranı ise yüzde 83 olarak saptanıyor.

Cinsel ilişkiye girme sıklığı yaş grubu yükseldikçe azalıyor. Araştırmada Türkiye’de partneriyle ilişkisinin fiziksel olarak zevk verici ve duygusal olarak tatmin edici olduğunu düşünen erkeklerin oranı kadınlara kıyasla daha yüksek görülüyor. Erkeklerin bu konudaki memnuniyet düzeyleri yaş ilerledikçe düşüyor. Kadınlar arasında ise özellikle 40 yaşından sonra cinsel ilişkiden memnuniyet düzeyi azalmaya başlıyor. Türk kadınlarının memnuniyet düzeyleri diğer ülke kadınlarına kıyasla daha düşük. Erkekler arasında herhangi bir nedene bağlı cinsel işlev bozukluğu sorunu yaşayanların oranı yüzde 28, kadınlarda ise yüzde 43 civarında oluyor. Erkeklerin tüm yaşlarda yaşadığı sorunlar genelde erken boşalma ve cinsel ilişkiden zevk almama olarak açıklanıyor. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türk erkek ve kadınları da, cinselliğe olan ilginin kadınlarda 50'li yaşlarda, erkeklerde ise 60'lı yaşlarda azaldığını düşünüyor.

Zayıflamak Sanattır!

Fazla kilolar, çağımızın sorunu... Peki, fazla kilolardan arınırken doğruları uygulayabiliyor muyuz? İşte zayıflamanın doğruları, yanlışları... Genel olarak 12-18 yaşları arasında başlayan ve şişmanlamaya karşı ağır korku yüzünden bilinçli olarak aşırı zayıf kalma çabaları ile belirlenen bir bozukluk... Psikologlara göre, ne zaman ortaya çıktığıı bilinmemekle birlikte,eskiden sanıldığı gibi çok ender rastlanan bir rahatsızlık değil. Anoreksia Nervoza olarak adlandırılan rahatsızlığa yakalanan bireylerin yaklaşık yüzde 95' inin kadın olduğunu belirten uzmanlar, bir kişinin kız kardeşinde bu tür bir bozukluk varsa o kişide aynı hastalık riskinin belirgin oranda arttığını kaydediyor. Bozukluk, üst sosyoekonomik sınıflarda daha sık görülüyor.
En temel belirti aşırı kilo alma korkusu...
Bu durum kişinin yiyecek konusunda neredeyse fobik olacak noktaya dek varmasına neden olabiliyor. Şişmanlama korkusunun yanı sıra beden imgesinde de bozulma oluşuyor. Buna bağlı olarak bu kişiler çok zayıf ve ince olsalar bile kendilerini şişman bulabiliyor. Vücut ağırlığını kontrol altında tutabilmek isteyenler 2 yola başvuruyor. Kişilerin bir bölümü yiyecek alımını ileri derecede kısıtlar. Zaten aldıkları çok az yiyeceğin de, çok az kalorili yiyecekler olmasına dikkat ederler. Bu kişiler buna rağmen ağır egzersizler de yaparlar.
Hastalık belirtileri
Diğer gruptaki kişilerde yiyecek alımının ileri derecede azaldığı açlık dönemleri ile aşırı yeme dönemlerinin birbirini izlediği gözleniyor. Bu gruptaki kişiler, aşırı yemeden sonra şişmanlayacakları korkusuyla, boğazlarına parmaklarını bastırarak kusuyor. Sık sık bunu yapan kişilerin el sırtında deri sertleşmesi, mide asidinin etkisiyle dişlerde bozukluklar, çürümeler gözlenebiliyor. Bu kişilerin yeme davranışlarında ve yiyeceklerle olan ilişkilerinde gariplikler görülebiliyor.
Yiyecekleri saklayabilir, yemek yapmak için mutfakta saatlerce uğraşabilirler. Anoreksia Nervoza'nın nedenleri günümüzde kesin olarak bilinmemekle birlikte, oluşumu psikolojik, sosyolojik ve biyolojik olmak üzere üç boyutta ele alınıyor. Hastalığın ergenlikte ortaya çıktığını ve bu dönemin cinsel ve sosyal çatışmalarla yüklü oluşunu dikkate alan uzmanlar, cinsel ve sosyal çatışmalarla başa çıkma konusundaki yetersizliklerin yiyeceklerden fobik kaçınma şeklinde ortaya çıktığını düşünüyor.

0-2 yaş arasındaki çocuklara TV izletmeyin

Renkli, hareketli görüntüleri, sesleriyle televizyon daha bebeklikten itibaren çocukların dikkatini çekmeye başlıyor.Dr. Ayten Aydoğan İpin ucunu kaçırırsanız, saatlerce de başına bağlıyor. Ancak Amerikan Pediatri Birliği, yapılan çalışmaları temel alarak yıllık yayınladığı önerilerde, 0-2 yaş arasındaki çocuklara televizyon izletilmemesini istiyor.İki yaş altına, tv izletme yerine kişilerle karşılıklı etkileşim ve sosyal ilişkilere dayalı faaliyetler öneriliyor. Çocuğun sadece pasif alıcı olduğu tv izleme gibi faaliyetler ise men ediliyor. Çocuklar günde kaç saat televizyon izlemeliler? Çocukların günde televizyon izleme süresi 1-2 saati geçmemeli. Ancak algılama seviyelerine uygun ve olumlu karakterlerin ağırlıkta olduğu programların seçilerek izlemesi sağlanmalı.

Televizyonun çocuk üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri neler?

TV, bilgisayar oyunlarına çocukların denetimsiz maruz kalmaları çeşitli sorunlara yol açtığı için genellikle olumsuz yanları vurgulanmaktadır. Çocukların keşfetme, öğrenme yetilerinin gelişmesi için uyaran alması gereklidir. Bu uyaranlar işitsel (müzik, konuşmalar vb), görsel (tv, çevre), dokunsal (temas, nesnelerin yapısı), sosyal (arkadaş vs) gibi çok çeşitli olabilir. TV görüntüleri, programlarda işlenenler çocuk için öğrenmesine yardımcı uyaranlar sağlayabilir. Ancak çocuğun çevresindeki uyaranları denetleme olanağımız olduğu için öğrenmesini istemediğimiz uyaranları çevrede kontrol edebiliriz. Televizyonda ise kontrölü imkansız çeşitlilikte çocuk için zararlı olabilecek bir sürü uyaran mevcuttur. Ek olarak yeterli düzeyde uyaran öğrenme için gerekli iken uyaran fazlalığı öğrenmeyi engellediği gibi başka sorunlara da yol açabilir.

Çocukların televizyonda hangi programları izlemeleri doğru?

Çocukların algılama seviyesine uygun ve olumlu karakterlerin ağırlıkta olduğu programları seçmek ve sadece bunları izlemesini sağlamak gerekir. Yaşlarına uygun şiddet ve açık cinsellik davranışlarının sergilenmediği eğitici, gelişim için yararlıda olabilecek çocuklara yönelik dizi, çizgi filmlerin seçilerek izletilmesi tavsiye edilir. Televizyonda bulmak zor oluyorsa, yada denetimleri zorsa kaset, CD şeklinde hazırlanmış çocuk programları seçilerek izletilebilir.

Çocuklar haberleri izlemeliler mi?

Haberler erişkinler için hazırlanır. Ne yazık ki Türkiye’de denetime rağmen şiddet, katliam, intihar haberleri ve görüntüleri çok sık yer alıyor. 10-12 yaş altı çocuklar bu haberlerin stres yapıcı, yanlış şeyler öğretici etkisine duyarlı iken, daha büyük yaşlarda örnek alma davranışlarına yol açabilir. Örneğin intihar olaylarının medyada yer alması sonucu gençlerde aynı yolla intiharlarda artış gözleniyor.

Çocukların klip, reklam ve dizi filmleri izlemeleri ne derece doğru?

Belli sınırlarda ve seçilmiş olan klip, dizi izlemelerinde sakınca yok. Fakat içinde şiddet, kavga, cinsellik veya ölüm olaylarının olmadığı dizi, klip sayısı az.

Ailece televizyon izlendiği zamanlarda anne-babaların dikkat etmeleri gerekenler nelerdir?

Anne-babanın vaktini geçirdiği, izlediği programlar çocuklardan farklı olmalı. Birlikte zaman geçirilmesi için birlikte kitap okuma, yemek pişirme, oynama gibi karşılıklı etkileşimlerin olduğu diğer aktiviteleri tavsiye ediyoruz. Baba ya da anne çocuğa uygun olmadığını düşündüğü film yada dizi sırasında çocuğun vaktini geçirebileceği kitap okuma, oyun oynama, uyku saati ise yatağına gitme gibi diğer aktivitelere yönlendirmeleri sağlıklı olur.

Şiddet içerikli görüntülerin çocuk üzerindeki etkileri nelerdir?

Araştırmalar gazete, tv, internet, bilgisayar oyunları gibi çok çeşitli medya ürünlerinde şiddet içerikli görüntü ve haberlere maruz kalan çocuklarda saldırgan davranışlarda artma, şiddete duyarsızlaşma, uyku bozuklukları, gece kabusları, saldırganı model alma, kendisine ve yakınlarına zarar geleceği korkuları geliştiği biliniyor. Çocukların şiddet olaylarına katılmasında en önemli birinci etkili faktörün daha önce şiddete maruz kalmak, tanık olmak olduğu araştırmalarla tespit edilmiştir.

Mesude Erşan

Ömrünüzü uzatan sırlar

·Çok fazla uyumayın Yapılan araştırmalar günde 8 saatten fazla uyuyan insanların ölüm oranını normalden daha fazla olduğunu ortaya koydu. Ama bu partilerde sabahlayanlar için iyi haber değil. Çünkü 4 saatten daha az uyumak da yaşam süresini kısaltıyor. Günde 6 ile 7 saat arasında uyumanın yaşam süresini uzattığı belirtiliyor. · İyimser olun İyimser insanların kötümserlere göre kan basınç düzeylerinin düşük olması ve strese daha az yatkın olmalarının kalp krizi riskin azaltarak yaşam sürelerini uzatıyor. · Daha fazla seks yapın Salgılanan hormonlar sayesinde stres düzeyini ve kan basıncını seviyesini düşürerek kalp krizi riskini azaltıyor. Ayrıca Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre düzenli cinsel yaşam prostat kanseri ile de savaşıyor. ·Evcil hayvan besleyin Özellikle köpek olmak üzere evinde evcil hayvan besleyen kişilerde azalan stres ile kalp krizi riski de düşüyor. Bunun evinde hayan beslemeyenlere göre yaşam süresini uzatmada %12 etkili olduğu belirtiliyor.Ayrıca yalnızlık duygusu ve depresyonun önüne geçtiği gibi egzersiz sağlıyor.
Kolestrolünüzü ölçtürün araştırmalar kolestrol seviyesi tehklikeli düzeyde olan birçok insanın bundan haberi olmadığını söylüyor. Kalp hastalıklarına yol açan kolestrol seviyesinizi öğrenmek için test yaptırmak buna bağlı oluşan ölüm riskini de azaltacaktır. Zengin olun Yapılan istatistiklere göre gelir düzeyinin yüksek olduğu ailelerde düşük olanlara göre kronik hastalıkların görülme oranı çok daha düşük. Beslenme, yaşadığınız ev ortamı ve aldığınız sağlık hizmetlerinin standartları yükseldikçe sizin de yaşam süreniz uzamakta. · Sigara içmeyin Duymaya alışık olduğunuz bu madde yapılan her araştırmayla doğruluğunu kanıtlıyor. Kanser kalp krizi riskini kat kat artıran bu alışkanlık yaşam sürenizi kısaltan en büyük düşmanlardan biri.
Sakinleşin Stres kan basıncını yükselterek sakin insanlara göre kalp hastalıklarına yakalanma oranını 3 kat artıran bir faktör. Orta yaşta ise bu oran 6 kata çıkarak yaşam süresini kısaltıyor.
· Antioksidan alın
Kanser ve Alzheimer hastalıklarına karşı iyi bir savaşçı olan antioksidanlardan yana zengin olan besinleri sofranızdan eksik etmemeniz gerekiyor.
· İyi bir evlilik yapın
Evlilikteki stresin yaşam sürenizi kısaltma ihtimalinin yanı sıra genetik açıdan iyi özelliklere sahip bir eş seçmeniz çocuğunuzun yaşam süresini uzatabiliyor.

İlginç Güzellik Önerileri

Cilt lekeleri, ölü deriler, kırılmış tırnaklar için çözümler elinizin altında olabilir. İşte etrafınızdaki ufak tefek şeylerle gelen güzellik. Yarım limon Güneş lekeleri için evinizdeki limon iyi bir çözüm olabilir. Limonu ortadan kesin ve lekelrinize sürün. Yüzünüz bu şekilde 3 dakika bekleyin ve durulayın.

Kibrit kutusundan törpü
Tırnağınız kırıldı ancak törpünüzü evinizde unuttunuz.. Kibrit kutusunun yakma şeridi ile tırnağınızı kısa sürede törpüleyebilirsiniz.

Türk kahvesiyle peeling
İçtiğiniz türk kahvesinin telvesini dökmeyin. Kahve telvesiyle bepanten kremi karıştırın ve yüzünüze dairesel hareketlerle sürün. Hoş görünmese de ölü derilerden kurtulmak için en basit çözüm.
Eski maskaralar kullanılabilir Tarihi geçen maskaranız hala işinize yarayabilir. Eski maskaranızı alt kirpiklerinize sürün. Kalıntılarını temizlemek kolay olurken daha doğal görümüm elde edebilirsiniz.

Bal ile cildiniz parlasın
Kurumuş ve çatlamış ciltler için bir kaşık bal ile şekeri karıştırın. Dudaklarınıza sürün ve bekletin. Böylece yumuşacık ve pürüzsüz, canlı dudaklara sahip olabilirsiniz.

Güzelliğinizi ortaya çıkaracak 20 öneri

Bugün ve bundan sonraki 10 yıl boyunca olabileceğiniz en güzel halinizde görünmeye ne dersiniz? Uzmanlara sorduk ve bir kadını maksimum güzelliğe ulaştıracak 20 öneriyi derledik...
Elif Nazlı Duran : Yüzünüze ve yaşam stilinize en fazla uyan saç kesimini bulun En uygun saç kesimi için tabii ki, yüzünüze ne kadar uyduğunu belirlemek önemli. Ama burada kuaförlerin atlanmaması gereken bir tavsiyesi var; o kesim size çok uysa bile, yaşam tarzınıza uymayabilir. Örneğin sabahları çok uğraşmanızı ya da neredeyse her gün fön çektirmenizi gerektirebilir. İşte bu nedenle saçlarınızı kestirirken gerçekçi olun ve yüzünüz kadar yaşam şeklinizi de göz önünde bulundurun. Kuaförlerin, bu konudaki bir başka tavsiyesi de zamanı kısıtlı olan kadınların katlı kesimden şaşmamaları özellikle de saçları düzse... Böylece sadece hacim veren bir köpük sürerek ve kurutarak harika görünebilirler.

Doğru fırça ve aplikatörü seçin...
Allık ya da pudra sürmek için sadece onların ambalajlarından çıkan minik fırçaları kullanıyorsanız, bu makyajınızı hiçbir zaman "tam kapasite" yapamadığınız anlamına gelir. İşte o nedenle makyözlerin önerisi, çantanızda mutlaka büyük boy, profesyonel bir fırça bulundurmanız ve onu sık sık kullanmanız. Farkı fark edeceksiniz!

Bronzlaşın; bu her zaman işe yarar
Tabii ki güneşin ışınlarıyla değil! Bronz görünmek her zaman sizi en güzel halinize ulaştırmak için etkili bir yol olsa da, yine de güneşin zararlı etkileriyle cildinizin sağlığını riske etmeye değmez. Üstelik "sahte" bronzluk için yararlanacağınız o kadar çok ürün var ki! Allıklar, pudralar ve otobronzan kremler size muhteşem bir bronzluk ve bunun yanında daha canlı ve genç bir görünüm armağan etmek için sıradalar. Uzmanların, bu konudaki tavsiyesi ise her zaman teninizden sadece bir ton koyu bronz ürün seçmeniz, yani aşırıya kaçmamanız.

Güneş koruyucunuz olmadan asla dışarı bir adım bile atmayın
Yazının başında, önerilerimizin sizi bugün ve 10 yıl boyunca güzel kılacağını ifade etmiştik. İşte bu önerimiz, önünüzdeki 10 yılı güzel geçirmenizi garantileyecek olanlardan. Dermatoloji uzmanları, yaz kış güneş koruyucu krem kullanmanın bir alışkanlık haline gelmesi konusunda hem fikir. Bizim tavsiyemiz ise, hem banyonuzda - örneğin saç fırçanızın hemen yanında- hem de çantanızda bir tane bulundurmanız.

Baş Döndüren Bacaklar

Güzel ve bakımlı bacaklar için beslenme Dizlerin, baldırların ve ayak bileklerinin kalın ve dolgun oluşu, genellikle kalıtımsal faktörlere bağlı. Dolaşım sorunları veya şişmeler bu problemin daha da kötü boyutlara varmasına neden oluyor. Ancak çok az bitkisel yağ ile bol miktarda lifli besin içeren, alkol ve tatlı tüketiminin sınırlı olduğu, vitaminler ve mineral tuzlar açısından zengin bir beslenme pek çok şeyi değiştirebilir. Taze meyve ve sebzenin de güzel bacaklara sahip olmak için şart olduğunu unutmayın. Bilinçli beslenmeyle selülitten kurtulup, biriken yağlarınızı yakabilir ve şişliklerin indiğini gözlerinizle görebilirsiniz. Güzel ve bakımlı bacaklar için egzersiz
Bacaklarınızı kuvvetlendirecek en iyi egzersiz seçenekleri; bisiklet, yürüyüş, koşma ve yüzme. Bu sporları düzenli olarak yaptığınızda bacaklarınızın biçimlendiğini fark edeceksiniz.

1- Yere uzanıp yan dönün. Ağırlığınızı poponuzla baldırınıza verin. Sol dizinizi kendinize çekin. Ayak tabanınız yere değmeli. Sağ bacağınızı iyice uzatın. Ayak parmaklarınız dışarıya bakmalı. Bacağınızı 10 kez aşağı yukarı hareket ettirip, diğer yanınıza dönün.

2- Yüzüstü uzanın, ellerinizi çenenizin altında birleştirin. Bacaklarınızı yukarıya kaldırın ve makas şeklinde hareket ettirin. Egzersizi 30 kez tekrarlayın.

İdeal çiftin formülü

Çiftlerle yapılan görüşmeler sonucu elde edilen bilgilere göre aşağıdaki kişilik özellikleri evlilikte doyumu ve uyumu belirliyor. Erkekte sıcakkanlılık, sosyal ilişki kurma isteği arttıkça evlilikte uyum azalıyor. Erkeğin makbulü, evin dışında fazla ilişkisi olmayanı. Kadın için sıcakkanlılık uyum faktörleri içinde sayılmıyor bile.

• Strese tolerans her iki cins açısından önemli. Eksikliği sorun çıkarıyor.

• Enerjik, canlı ve hayatiyeti yüksek erkek ve kadın ideal. Ama erkekler için bir paradoks var: Hem canlı hem sosyal ilişki yoksunu olacak, evden ayrılmayacak!

• Değişime açıklık erkekte önemli, kadında değil. Aşırısı zararlı, sık eş değiştirmekle sonuçlanabiliyor.

• Kendini sorgulama her iki cinste ne kadar yüksek olursa, ilişkide uyum o kadar azalıyor.

• Gergin erkek evliliği zora sokuyor.

• Bir grup içinde olmak temel ihtiyacı olmamalı. (Erkekte bu ihtiyaç yüksek olduğunda, eşi kendisinden uzaklaştığını düşünüyor)

• Yeniliğe açık olmalı. Ama fazla değil. Aşırı yeniliğe açık olmak erkekleri, geleneğe, düzene, otoriteye hatta evliliğe tepkiye yöneltir.

Mutlu beraberlikler için birkaç öneri
Duygusal iniş çıkışları yoğun olan ve uzun süren kadınlar bir endokrinoloğa (hormon uzmanı) başvurmalı.

Eşleri ‘ayın muayyen günlerinde’ yoğun ve şiddetli iniş çıkışlar gösteren erkekler, bu süreçte yaşananları anlayışla karşılamalı.

Kadınlar bazı kokuları hiç de çekici bulmayabilir. Bu onların beyninin kokulara daha fazla hassas olmasından kaynaklanır! (Erkekler deodorant kullanmayı ihmal etmeyin!)

Eğer bir erkekle uzun süreli bir ilişkiyi planlıyorsanız, saygı duyduğunuz ve beğendiğiniz özellikleri olduğundan emin olun. Böylece ‘kimyamız çok tutuyor’ safhası geçtikten sonra yeterli miktarda endofin salgılamaya zemin yaratırsınız. Bu da sizi epey idare edecektir.

Sizin için ideal sevgilinizde başarı isteği veya görünüş önemli ise, kandırılmadığınızdan emin olun. Çevreden ve arkadaşlarından ipuçları almaya çalışın.

Herhangi bir uzlaşma girişiminin içinde mutlaka kadınlar bulunmalıdır. Erkeklerin işi kestirip atma eğilimine karşı, onlar konuşma ve ilişkiyi kotarma eğiliminde olacaklardır.

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Aşıkmısınız?

Sadece aşık olmanız ömür boyu mutlu olacağınız anlamına gelmiyor, karşınızdaki kişi ile yıllarca aynı yastığa baş koymak istiyorsanız kendinize şu soruları sorun.

İş hayat arkadaşını seçmeye geldiğinde kimse bu kişi konusunda hata yapmak istemez. Aşk iki insanın bir araya gelmesi için en doğru neden gibi gözükse de bir evliliği sürdürmek adına bu duygunun yanında birçok farklı desteğe daha ihtiyaç vardır. Günümüzde artan boşanma oranları da bunu göstermiyor mu? Hayatınızı birlikte geçireceğiniz kişiyi bulduğunuzu düşünüyorsanız aşağıdaki soruları kendinize sorun.

Ortak amacınız var mı?
Evleneceğiniz insanla birlikte olduğunuz süre boyunca nasıl vakit geçirmeyi düşünüyorsunuz? Örneğin onunla sadece seyahat edip, yemek yiyip birlikte yürüyüş yapmayı mı? Hayat sadece bunları yaparak geçmez.

Bunlardan daha derin ve daha anlamlı bir şeyler paylaşmalısınız. Hayatı birlikte de yaşayabilir, ayrı ayrı da takılabilirsiniz.Bu sizin seçiminiz.

Güveniyor musunuz?
Bu soru ilişkinizin kalitesiyle doğrudan bağlantılıdır. Güven bir ilişkinin temel besinidir. Siz evlenmeyi düşündüğünüz bu kişiye duygularınızı açacak ve fikirlerinizi özgürce paylaşacak kadar güveniyor musunuz? Bu soruya cevap verirken kendinize mümkün olduğu kadar dürüst olmaya çalışın.

İyi tanıyor musunuz?
İki çeşit insan vardır: Birincisi kişisel gelişimine önem veren, ikincisi ise sadece rahatını düşünen. Rahatına düşkün olanlar maddiyata çok önem verir. Evlenmeyi düşündüğünüz kişinin hayattaki duruşuna çok dikkat edin. Rahatına düşkün olan kişiler genellikle 'ben merkezli' olurlar. Önce kendilerini düşünürler oysa evlilik iki kişinin ortak yarattığı bir kurumdur. O yüzden bu konuya özellikle dikkat ederek 'Evet' deyin.

Diğer insanlara nasıl davranıyor?
Sevdiğiniz kişi etrafınızdaki insanlarla bir şeyler paylaşmaktan zevk alıyor mu? Yoksa aksine onların yanında içine mi kapanıyor? Arkadaşları ya da ailesi için özveride bulunmayan, onlarla maddi-manevi birtakım şeylerini paylaşmaktan kaçınan kişiler sizin için de aynı tutumu sergiler. Örneğin onun iyi davranmak zorunda olmadığı kişilere (garson, şoför vs.) nasıl davrandığına dikkat edin. Davranışlarını birlikte olduğunuz zamanlarda iyice gözlemleyin. Unutmayın başkalarına kötü davranan birinin yarın öbür gün sizi de üzebilme ihtimali yüksektir.

Bana burcunu söyle , sana saç rengini söyleyeyim

Burçlar her şeyde olduğu gibi saç renginiz konusunda da ipuçları veriyor. Her burcun taşıdığı karakter, saç rengiyle bütünleşerek kişiliğinizi tamamlıyor.

Koç
Karar vermekte güçlük çekm enize rağmen şans her zaman sizden yana. Sabırlı, cömert, kurnaz ve girişimci Koç kadını için kızılın her tonu çok uygun.

Boğa
Boğa kadını her zaman sürprizlere açık. Özellikle de aşkta. Arkadaş toplantıları ve sosyal ortamlar, onun için vazgeçilmez. Sağlık açısından da enerjisi her zaman yüksek. Girişimciliği, direnci ve asla teslim olmama özellikleri ile Boğa kadını için en uygun saç rengi kızılın en açık tonları ve sarı.

İkizler
Sosyal alanda ve iş ortamında her zaman en yüksekte olmayı sever. En yakın rakipleriyle kıskançlık nedeniyle sorunlar yaşar. Talih oyunlarında şansı yüksektir. Hayatında her an köklü değişiklik yapabilir. İkizler kadını, çılgın, duyarlı ve rutine karşı duran kişiliği ile saç rengini birkaç haftada bir değiştirebilir.

Yengeç
Pervasızdır, eleştiriler asla moralini bozamaz. Özellikle iş konusunda her zaman en iyi olduğunu düşünür. Sağlığına özen gösterir. Olaylar karşınında tepkisel davranmaz, acele cevaplar vermez. Sezgilerine güvenen, şefkatli ve romantik Yengeç kadınına, bal köpüğüne uzanan açık kumral saç rengi çok yakışır.

Aslan
Gerçek arkadaşlığın değerini bilir, her zaman liderdir. Sevdiklerini ihmal etmez. Ancak iş yaşamındaki monotonluk onu somurtkan yapar. Tutkulu, yaşamsal ve enerjik olarak ateşli bir kadındır. Karakterine uygun renkleri tercih eder. Aslanın yelesini andıran uzun, parlak ve gür saçlara sahip olanlar için fındık kabuğu en uygun renk.

Başak
Kafası her zaman karışıktır, geriye dönüp geçmişin muhasebesini yapmayı sever. İş konusunda hata affetmez, başarıya ulaşmayı bilir. Etrafındakilerin de mükemmel olmasını bekler. Zamanını evde geçirmeyi sever. Onun için herşey düzenli ve emniyetli olmalıdır. Kusursuz görünmek için çabalayan Başak kadınına platin tonları yakışır.

Terazi
Çevresi dostlarla dolu, sosyal yaşamı çok hareketlidir. Küçük sorunlar karşısında işi oluruna bırakır. Büyük sorunlar karşısında ise akıntıya kürek çekmeyi sever. Terazi kadını ince zevkli nazik ve şıktır. Her zaman denge ve güzelliği bulmayı arzular. Dikkat çekse de abartılı olmalı sevmediği için kumral tonları tercih eder.

Akrep
Ne istediğini bilir. Amacını belirler, hedefe kilitlenir ve başarıya ulaşır. İş yaşamında kolayca kariyer sahibi olur. Para meselelerini sorun etmez. Akrep kadınının çekiciliği kişisel ve saklıdır. Gizem ve tutku en önemli özellikleri arasındadır. Altın sarısı ya da kuzguni
siyah fark etmez, önemli olan etrafını aydınlatmasıdır.

Yay
Verdiği kararlardan kuşkuya düşmez, zaman onu her zaman haklı çıkarır. Kontrolü elinde tutmayı sever. Yeni başlangıçlara açıktır, fırsatları iyi değerlendirir. Akıntıya kapılmaz, tedbirlidir. Dışa dönük, maceracı,
kuralları koysa da çiğnemeyi seven yay kadını için koyu kumral saç rengi çok uygun olabilir.

Oğlak
Duyguları ön plandadır, mantığıyla hareket etmekten hoşlanmaz. Özellikle aşk konusunda fazla düşünmeden evet der. Sorumluluk almayı sevmese de, üstüne düşen görevleri mutlaka yerine getirir. Zaman, romantizm ve tutku onun için önemlidir. Fethetmeyi seven oğlak kadını için toprak renkleri
çok uygun.

Kova
Aşktan yana en parlak burçlar arasındaki kova kadını, sıradışı zevklere sahiptir ve isyankardır. İş hayatında ise, barış, huzur ve uyum içinde çalışmayı sever. Midesine düşkündür. Üstelik tam bir alışveriş çılgınıdır. Daima geleceğin kanatları üzerinde uçuş halindedir. Yoğun ve net kızıllar Kova kadını ile bütünleşir.

Balık
Mücadelecidir, zorlukların üstesinden gelmeyi bilir. İkili ilişkilerde suskun olmasına rağmen, sosyal yönü kuvvetlidir. Sağlığına önem vermez. Düş ve yarının gerçeği arasında dolaşan Balık kadını romantik ve sezgileri güçlü bir insandır. Sanata düşkündür. Toprağın tüm renkleri Balık kadınına yakışır.

Göbek Eritmek Çok Kolay

Yaz geldi! Siz hâlâ göbeğinizi eritemediğinizi düşünüp, bikini giymeye cesaret edemiyorsunuz. Halbuki şimdi başlayıp uygulayacağınız basit önerilerle, birkaç gün içinde sonuç vermeye başlayacak ve tatil günlerinizde kendinize daha çok güven duyacaksınız.

Göbeği eritmenin yolları

• Yaz geldi! Siz hâlâ göbeğinizi eritemediğinizi düşünüp, bikini giymeye cesaret edemiyor musunuz?..

• Hemen uygulamaya başlayacağınız basit önerilerle, birkaç gün içinde göbeğinizi kontrol altına alabilir ve tatil günlerinizde kendinize daha çok güven duyabilirsiniz.

İşe az yemekten başlayın

• Akşam yemeklerini bol mineral alabileceğiniz sebze ağırlıklı mönülerle oluşturun. Böylelikle vücudunuz depoladığınız yağları yakmaya başlar.

• Sık sık küçük öğünler yiyin. Şekeri mümkün olduğunca kesin. Vücudunuzun şeker ihtiyacını meyvelerle karşılayın.

• Ancak meyveyi mutlaka bir proteinle birlikte alın ki hemen kana karışıp daha sonra da yağa çevrilmesin!

Egzersizleri ihmal etmeyin

• Egzersizlerinizi sabah kahvaltısından önce yaparsanız gece boyu harcayamadığınız enerji açığını kapatacak ve depolandığınız yağı eriteceksiniz.

• Akşam yemeği sonrası yapacağınız egzersiz ise bütün gün boyunca biriktirdiğiniz şekeri eritecek. Hatta uyuduğunuz sırada da vücuttaki yağ depolarından yakmaya başlayacak.

İp atlayın

• Bacaklar, kasların en çok biriktiği yerdir. Onları güçlendirmek, kalorileri daha iyi yakabilmek ve metabolizmayı hızlandırmak anlamına gelecektir.

• Kalça kaslarınızı güçlendirecek egzersiz yapmak da yararınıza. Hiçbir şey yapamıyorsanız, günde en az 15 dakika ip atlayın. Böylelikle 100 kaloriden fazlasını harcayacaksınız!

• Tüm bunları kendinizi sıkmadan yapın. Unutmayın uzmanlar haftada bir kilo ve 6 haftada bir beden incelmenin ideal olduğunu söylüyor.

2. Kaba tuzla banyo

• Kaba tuz terletir ve vücuttaki fazla suyun vücut dışına atılmasına, derinin metabolizmasının hızlanmasına yardımcı olur.

• Süpermarketten veya bakkaldan birkaç torba kaba tuz alıp, banyodan önce bir bardak kaba tuzu biraz sıcak suyla karıştırarak, karnınızın üstüne sürün. 10 dakika ellerinizle masaj yapın. Daha sonra sıcak suyla durulayıp banyonuzu yapın.

1. Ev işleri

• Yerleri temizlerken elektrikli süpürge yerine bez veya normal süpürgeyi tercih edin. Hava sıcaklığının arttığı öğle saatlerinde çamaşır yıkamayı ve ütü yapın.

• Acıktığınızda, kendinize bir diet yemek hazırlayın. "Aşçı" genellikle kendi pişirdiği yemekleri yemeyi sevmez, böylece az yemek yemiş olacaksınız.

3. Masaj

• Masaj, karın bölgesini eritmek için en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Masaj kremiyle karnınızı ovalayın. Bu uygulama, karın bölgesindeki yağın giderilmesi için etkilidir.

• Masaj, derinin ısısını yükselterek enerji tüketimini artırmanın yanı sıra bağırsakların hareketlerini de hızlandırır. Kan dolaşımını hızlandıran masaj fazla suyun da vücuttan atılmasına yardımcı olur. Her gün bir masaj yapmayı ihmal etmeyin.

4. Diyet

Normal öğünden önce biraz atıştırın. Bu uygulama iştahınızı kapatarak normal öğünde daha az yemek yemenizi sağlar. Ayrıca her gün 15-20 mililitre sirke içerseniz, bir ay içinde sevindirici bir sonuç görebilirsiniz.

5. Beyni çalıştırma

• Eski Sovyetler Birliği'nden bir fizyolog, beyin ne kadar çok çalışıyorsa, vücudun o kadar çok enerji tükettiğini öne sürdü.

• Bu teoriye dayanarak, beyni çalıştırma yoluyla zayıflama yöntemi ortaya çıktı. Bu yöntemde, şişman insanlara kitap okumak, resim yapmak, yazı yazmak, matematik soruları çözmek ve teknik beceri öğrenmek gibi çalışmalar yapmaları öneriliyor.

Otomobil kullanırken de göbek eritebilirsiniz

• Herkes otururken, otomobil kullanırken karın kaslarını sıkılı tutup bırakabilir... Sıkmak, beklemek ve gevşemek önemli.

• Oturduğunuz yerden çapraz karın kaslarını çalıştırmak adına çapraz yönde sağ elinizi sol dizinizi geçecek yönde çevirerek ve sonra aksi yönde tekrarlayarak kasları sıkıp bırakarak çalıştırabilirsiniz.

• Üst karın kaslarını otururken çalıştırmak zordur, otururken en fazla yapabileceğiniz boynunuzu iyice öne doğru eğip çenenizi göğsünüze yaslayıp bir miktar çalıştırmaktır. Karın kasları gerçekten çok önemlidir; insanın duruşunu, bel sağlığını ve bütün olarak da omurga sağlığını etkiler.

• O nedenle mutlaka gerekli özen gösterilmelidir. Oturduğunuz yerde bu egzersizleri yapmayı bir alışkanlık haline getirin. Böylece 'spora zamanım yok' diye bahaneniz de kalmaz.

Göbek eritmek için soya sütü

• Göbek bölgesindeki yağlardan kurtulmak isteyenlere müjde. Amerikalı bilim adamları her gün düzenli olarak soya sütü içeren içeçekler tüketmenin, göbek bölgesindeki yağlanmayı ortadan kaldırdığını ortaya çıkardı.

• Alabama Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, soya sütü fazla şekerin yağa dönüşmesini engelleyerek günlük olarak alındığında karın bölgesindeki yağların erimesini sağlıyor.

• Araştırmayı yürüten uzmanlardan Dr. Daniel Christie, soya sütlü içeceklerin karın bölgesindeki yağları engellemesine bağlı olarak kadınların kalp ve diyabet gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini de azalttığını belirtti.

Uzmanından makyaj önerileri

Gölgelendirme yaparken, elmacık kemiğinin altına biraz koyu fondöten sürdüğünüzde elmacık kemikleri belirginleşir. Burnu daha ince göstermek için de burun kenarlarına koyu renk üzerine ise açık renk kullanabilirsiniz. Yüzün hangi bölgesini inceltmek ya da yok etmek istiyorsanız, oraya koyu renk diğer bölgelere de açık renk sürmek istediğiniz sonucu elde etmenizi sağlayacaktır. Bu gölgelendirmeleri çok kesin hatlar yerine yumuşak geçişlerle uygulamak gerekir.

Özellikle renkli göz makyajlarında farın göz altlarına dökülme riski vardır. Makyaja başlamadan önce gözaltlarına biraz pudra sürüp, makyajı bitirdikten sonra bu pudrayı alarak göz altı bölgesinin temiz kalmasını sağlayabilirsiniz.

Dudak makyajlarında mat tonlar kullanılmalı. Kontür çizgileri çok fazla tercih edilmemeli. Tercih ediliyorsa da kullandığınız ana ruj renginde olması ve dudakta iyi dağıtılması gerekiyor.

Yazın çok yoğun rimeller pek fazla görmeyeceğiz. Rimeli uygulamadan önce boş bir tarama fırçasıyla kirpiklerinizi tarayıp daha sonra rimeli dipten uca uygularsınız daha temiz bir görüntü elde edersiniz.

Küçük gözler için göz içlerine uygulayacağınız beyaz renkli kalemle aydınlatma yapabilir, gözlerinizi daha büyük gösterebilirsiniz.

Makyaj yaparken yüzünüzde renk dengelerini iyi kurmak gerekiyor. Eğer renkli bir göz makyajınız varsa dudaklar için uçuk renkler, renkli ve belirgin bir rujunuz varsa da hafif bir göz makyajı yapmak abartıdan uzak olmanıza yardımcı olacak.

Göz şeklinize göre makyaj

Gözler yüzün en çok dikkat çeken bölgesidir. Teninize ve saçınıza uygun bir göz makyajı ile çok etkileyici bakışlara sahip olabilirsiniz. Bunun yanında gözlerinizdeki anlamı ön plana çıkarmak için göz şeklinize uygun makyaj yapmalısınız. Böylelikle küçük olan gözlerinizin büyük görünmesini sağlayabilir, istediğiniz etkileyici bakışları elde edebilirsiniz. Unutmayın anlamlı bakışlar doğru yapılan makyajla ortaya çıkar…

Küçük gözler
Bir koyu, bir de açık renk far seçin.
Üst göz kapağınızın tamamına açık renk farı sürün.
Koyu renk bir kalemle kirpik diplerine çizgi çekerek göz çevrenizi belirleyin. Çizgiyi dışa doğru dağıtın.
Koyu renk farı gözün dışına doğru, göz çukurunun üzerine sürün. Dışa doğru hafifçe dağıtın.
Gözün iç kenarına beyaz renk far sürün. Açık ve koyu farlar arasındaki renk farkının sınır oluşturmaması için renkleri birbirine iyice yedirin.
Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.

Ayrık gözler
Yumuşak tonda kestane rengi bir far ile koyu renk bir diğer far seçin.
Kestane rengi farı burnunuz ile gözünüz arasındaki bölgeye uygulayın. Farın leke gibi durmasını engellemek için rengi iyice dağıtarak gölge havası verin.
Koyu renk farı göz kapağınızın hareketli kısmına sürün.
Aynı farla, gözün dış kenarını, dışarı taşarak yuvarlayın.
Koyu renk kalemle göz kapağınızın üstüne ve gözün iç kısmına çizgi çekin.
Sadece üst kirpiklerinize iki kat rimel sürün.

Düşük gözler
Birbirini tamamlayan renklerde üç far seçin. Renklerden biri açık, biri orta, biri ise koyu tonlarda olmalı. Tek ambalajda satılan üçlü göz farları uygun bir seçenek oluşturabilir.
Koyu renk farla, alt kirpiklerinizin ortasından başlayıp dışarı doğru bir çizgi çekin. Çizginin ucunu göz kenarınızın dışında hafifçe yukarı doğru kaldırın.
Aynı işlemi üst kirpikleriniz boyunca da uygulayın ve iki çizgiyi birleştirin.
Sünger uçlu bir aplikatör veya bir pamuklu çubuk yardımıyla çizgileri dağıtarak hafifleştirin.
Açık renk farı üst göz kapağınızın tamamına sürün.
Orta koyuluktaki farı göz çukuruna muz formunda uygulayın.
Yine orta koyuluktaki farla gözün dış kenarına gölge yapın.
Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.

Yuvarlak gözler
Bir koyu, bir açık tonda iki far rengi seçin. Renkler birbirleriyle uyumlu olmalı.
Açık renk farı göz kapağınızın tamamına uygulayın.
Koyu renk farı göz kapağınızın sadece hareketli kısmına sürün. Göze daha uzun bir form kazandırmak için renkleri uygularken gözün dışına ve yukarıya doğru çalışın.
Göz kapağınıza, kirpiklerin hemen dibinden, boylu boyunca kalem çekin. Çizgiyi göz kenarından dışarı doğru taşırın.
Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.

Cildiniz İçin Bol Bol Çimen Suyu İçin

Bol bol çimen suyu içtiğini ve formunu yağsız sebze yemeklerine borçlu olduğunu söyleyen Şallı, "Çimen suyu çok faydalı. Ancak bu çimenler sanıldığı gibi sokakta büyüyen çimenlerden değil. İnsanlar bilmedikleri otlardan kesinlikle uzak durmalı" dedi.

100'den fazla vitamin ve enzim içeren çimen suyu, taze çimenden sıkılıyor. 57 gramlık bardağın fiyatı 2.5 dolar… Amerikalılar son dönemde nar, havuç ya da portakal suyuna değil, "çimen suyu"na rağbet etmeye başladı. Ülkede moda haline gelen "çimen suyu", büfelerde taze taze sıkılıyor ve 57 gramlık küçük kaplarda servis ediliyor. 2 kilo 250 gramlık sebzeden alınabilecek vitamin ve minerallere denk gelen bu içeceğin bardağı 2.5 dolardan satılıyor.
Çimen Suyu İçinde 100`den Fazla Vitamin ve Enzim Barındırır

İçinde 100`den fazla vitamin ve enzim barındıran ve özel yetiştirilmiş çimlerden elde edilen `çimen suyu`, kanı yenileme özelliğiyle dikkat çekiyor. Tadı pek de hoş olmadığı için genelde tek yudumda içilen ve ağız tadını düzeltmek için peşinden bir dilim portakal yenen bu ilginç içecek hakkında 10`dan fazla kitap yazıldı. Özel tohumları olan bu çimen , yine özel olarak yetiştiriliyor.

1 hafta içinde büyüyen çimenin besleyici unsurlarından tam olarak faydalanabilmek için mutlaka suyunun içilmesi gerekiyor; çünkü örneğin salataya karıştırarak yendiğinde herhangi bir faydası görülmüyor . Uzmanlar günde 57 gram çimen suyunun insan vücudu için yeterli olacağını; alıştıktan sonra ise bunun en fazla 114 grama kadar çıkarılabileceğini belirtiyor. YÜZDE 70 ORANINDA KLOROFİL İÇERİYOR
Çimen Suyu K, E, C, A, B, B12 , B9 , B8 , B6 , B3 , B2 ve B1 Gibi Vitaminler İçerir

K, E, C, A, B, B12 , B9 , B8 , B6 , B3 , B2 ve B1 gibi vitaminler içeren `çimen suyu`nun içindeki mineraller de bir o kadar fazla: Bakır, demir, magnezyum, potasyum, manganez, iyot, kalsiyum, fosfor, selenyum, sülfür, bakır, çinko sodyum, bor , krom, kobalt ve molibden. Çimen suyu yüzde 70 oranında klorofilden oluşuyor. Klorofil ise ışığın `ilk ürünü` olduğu için diğer bütün elementlerden daha fazla ışık enerjisi içeriyor. Tanınmış beslenme uzmanı Bernard Jensen , çimen suyunun sindirilmesinin sadece birkaç dakika aldığını ve bu süreçte çok az vücut enerjisi tüketildiğini belirtiyor. FAYDALARI SAYMAKLA BİTMİYOR
Çimen suyunun faydalarından bazıları ise şöyle:

- Kanı temizleyip kan dolaşımını düzenler
- Hemoglobin üretimini artırır
- Diş çürümelerini önler
- Ağızda 5 dakika tutulursa diş ağrılarını keser , dişetlerini temizler
- Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar
- Toksik ve kanserojen maddeleri nötralize eder
- Karaciğeri temizler
- Kan şekerini düzenler
- Saçların aklaşmasını engeller
- Sindirim sistemini düzenler
- AIDS `in önlenmesine yardımcı olur
- Vücuttaki ilaç artıklarını temizler
- Kötü bakteri oluşumunu engeller
- Vücuttan ağır metalleri temizler
- Cildi yeniler
- Seks hormonlarını düzenler
- Tansiyonu düşürür

Not: Ebru Şallı Cildi İçin Çimen Suyu içiyor.

Doğum öncesi bakım

Kendiniz ve bebeğiniz için yapabileceğiniz en önemli şey, hamile olduğunuzdan kuşkulandığınız anda doğum öncesi bakıma başvurmaktır.

Birçok kadın bir doğum uzmanından ya da doğum öncesi bakım sağlayan başka bir doktordan randevu aldığında, hamile olduğunu biliyordur. Tüm semptomlar görülmektedir ve evde yaptıkları bir gebelik testi pozitif sonuç vermiştir. Hamileliğiniz bir testle doğrulanmadıysa, doktorunuzun muayenehanesinde bir test yaptırabilirsiniz.

Doktorların çoğu, bir adet gecikir gecikmez özellikle hamile kalmaya çalışıyorsanız doğum öncesi bakıma başvurulmasını önermektedir. En fazla iki adetin gecikmesini bekleyebilirsiniz.

Doktora gittiğinizde ayrıntılı bir sağlık formu doldurursunuz ve doktorunuz, soruna yol açacak ya da hamilelik sırasında özel önlemleri gerektirecek, önceden varolan bazı durumların söz konusu olup olmadığını anlamak için aile öykünüz ve genel sağlığınız hakkında birçok soru sorar.

Ne zaman gebe kaldığınızı öğrenmek önemlidir, bu nedenle doktor bebeğin ne zaman doğacağını kesin olarak belirlemek için adet düzeniniz hakkında sorular sorar. Ancak bu yalnızca bir tahmindir. Bebeklerin çoğu tam beklendikleri gün doğmazlar. Bir bebeğin tahmin edilen tarihten 2 hafta önce ile 2 hafta sonrası arasında doğması tamamen normaldir.

Tıbbi öykünüzü öğrendikten sonra, doktorunuz fiziksel bir muayene ve bir pelvis muayenesi yapar. Tipik olarak, ilk vizitten sonra genellikle hamileliğin son haftalarına kadar pelvis muayenesi bir daha yapılmaz, o zaman da doğumun yakın olup olmadığını belirlemek için yapılır. Kan ve idrar tahlilleri ilk vizitte yapılır.

Vizit genellikle doktorun sizinle hamilelik konusunda tartışması, beslenme, kilo alma ve egzersiz konusunda öğütlerde bulunması ve vajinal kanama gibi potansiyel komplikasyonlar konusunda sizi uyarmasıyla son bulur.

İlk vizitten sonra, düzenli vizitleriniz, ağırlık ve kan basıncınızın belirlenmesiyle başlar, ayrıca tahlil için bir idrar örneği vermeniz istenir. Doktorunuz, baş ağrısı, görmede değişiklikler, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, bacaklarda ya da ayaklarda şişme ya da vajinal kanama gibi sorunların olup olmadığını öğrenmek ister. Doktorunuza sormak için, ay boyunca aklınıza gelen soruları not edin.

Gebeliğin 10 ila 12 haftasından sonra, vizitin heyecan verici bir parçası, bebeğinizin bir Doppler aletiyle (bir ses yükseltme aracı) teşhis edilen kalp atışını dinlemektir.

Doktorunuz bebeğin uygun bir şekilde büyüyüp büyümediğini anlamak için karnınızı muayene edecektir. Bazen, döllenmenin gerçekleştiğini düşündüğünüz zaman ile ceninin büyüklüğü arasında bir çelişki olur. Ceninin yaşı söz konusu olduğunda, doktor, ceninin düşünüldüğünden daha büyük olup olmadığını belirlemek için bir ultrason muayenesinin yapılmasını isteyebilir. Bu, doktorun bebeğin kafatasının genişliğini ölçmesi için, ceninin bir resmini kaydetmek üzere yüksek frekanslı ses dalgalarını kullanan acısız bir testtir. Ultrasonografi denilen bu testle, son adet döneminden 7 hafta sonra cenin de görülebilir.

Bedene müdahale etmeden sağlık hakkında yaşamsal bilgiler edinilmesini sağlaması açısından, ultrason testi doğum uzmanlarının pratiğinde önemli bir etki yaratmıştır. Cenin yaşını belirlemek için kullanılmasının yanı sıra, birden fazla bebek taşıyıp taşımadığınızı, bebeğin bütün kısımlarının tamam olup olmadığını, uygun bir şekilde büyüyüp büyümediğini, plasentanın konumunu ve bazı durumlarda çocuğun cinsiyetini de açık bir şekilde gösterebilir.

Bazı doktorların muayenehanelerinde küçük ultrason cihazları vardır ve anneyi bebeğin hayatta ve aktif olduğuna ikna etmek için doğum öncesi vizitler sırasında kullanırlar. Ancak genellikle bu birimler cenin hakkında çok ayrıntılı bilgi sağlayamazlar, bu nedenle ultrason incelemelerinin büyük kısmı hastanelerde ya da radyoloji merkezlerinde yapılır.


DOGUM ONCESI BAKIMIN ONEMI


Gebelik; aileye yeni bir üye katılımının beklentisi ve heyecanıyla yaşanılan çok önemli bir süreçtir. Bu süreçte verilen doğum öncesi bakımla; anne karnındaki bebek gelişiminin yakından takip edilmesi, gebelikteki risk oranlarının saptanması, gereksiz müdahalelerden kaçınılması, anne ve bebek ölümlerinin önlenmesi veya asgariye indirilmesi amaçlanmaktadır.

Gebeliğin hedeflendiği şekilde; sağlıklı bir bebek ve sağlıklı bir anneyle sonuçlanması, gebenin ve ona bakım veren sağlık ekibinin görev ve sorumluluğu kapsamındadır.

İngiltere de 1915 yılına kadar gebeler ancak doğum anında doktor veya ebe tarafından görülebiliyorlardı. Ülkemizde bunun önemi gün geçtikçe daha iyi anlaşılmakla birlikte, halen büyük bir sorun olarak önemini koruduğu dikkati çekmektedir.

Doğum öncesi bakım ebelerin ev ziyareti, gebelerin pratisyen hekimlere gitmeleri veya daha ideal şekliyle konunun uzmanlarınca gerekli lâboratuvar desteği altında kliniklerde izlenmeleri şeklinde olmalıdır.

Doğum öncesi bakım uygulamalarının prensipleri:

o Gebelik süresince beslenme ve diğer konularda gerekli eğitimin verilmesi, fiziksel ve ruhsal iyilik halinin temini ve devamını sağlamak.

o Doğumsal engel oluşumuna yol açabilecek nedenleri ortadan kaldırmak veya zamanında tanının konmasının temini ile, bebeğin canlı, sağlıklı ve gününde doğmasını sağlamak.

o Anne ve bebeğinin hayatını tehdit edebilecek veya sağlığını bozabilecek durumları tespit ve tedavi etmek.

o Anneyi sosyal, fiziksel, psikolojik ve eğitsel olarak en üst düzeye çıkarmak suretiyle doğuma, emzirmeye ve bebek bakımına hazırlamak.

o Anneye; genel vücut bakımı, beslenme, aile planlaması, gebelikte tehlike belirtileri, yeni doğanın bakımı ve ihtiyacı olabilecek diğer konularda eğitim verilmesi sağlanabilir.

Son yıllarda tıbbi ve teknolojik gelişmelere paralel olarak hamilelik bakımının zamanında ve etkin bir şekilde yapılması ile genetik hastalıkların anne karnında iken tespit edilmesi ve gereken tedbirlerin geç kalmadan önceden alınması sağlanmış, anne ve bebek ölümleri büyük bir oranda azaltılmıştır.

Gebelik ve doğuma bağlı nedenlerle dünyada her yıl 600 bin kadın başka hiçbir sağlık sorunları olmamasına rağmen yaşamını kaybetmektedir. Bu kadınların ölüm nedenleri incelendiğinde, ilk sıralarda doğum öncesi bakımla önlenebilecek kanama, iltihaplanma (enfeksiyon) ve gebelik zehirlenmelerinin olduğu görülmektedir. Bu nedenle doğum öncesi bakım; gebelik oluştuğu anda başlanmalı ve sağlıklı bir bebek dünyaya gelene kadar aksatılmadan devam edilmelidir.

Sorun olmadan ilerleyen bir gebelikte, doktor tarafından aksi söylenmediği takdirde planlı ve düzenli bir şekilde yapılması gereken doğum öncesi bakım ve kontroller; gebeliğin ilk üç ayında bir kez, 4-7 nci aylar arasında ayda bir, 8 nci ayda 15 günde bir ve 9 ncu ayda ise haftada bir kez olmak üzere yapılması gerekir. Kontrol süreleri ve bu kontrollerde yapılacak işlemler aşağıdaki çizelgede belirtilmiştir.

Doğum Öncesi Bakım Periyodu:

İlk 12 Hafta :
Şikâyetlerin ve soruların dinlenmesi,
Psikolojik ve sosyal desteğin sağlanması,
risklerin belirlenmesi,
Sağlık durumunun değerlendirilmesi,
Genel danışmanlık hizmeti ve öneriler

13-24 Hafta :
Gelişimin ve ağırlık artışının takibi,
Nabız ve Kan basıncı kontrolleri
Rahim büyümesi
Çocuk kalp sesi takibi (ÇKS)
Beslenme ile ilgili öneriler
Şeker hastalığı yönünden değerlendirme(Şeker yükleme testi)
Genetik inceleme (Üçlü Tarama Testi)
Gerekirse Amniosentez (çocuk kesesinden su alınması)

28-32 Hafta :
Rahim içindeki bebeğin gelişimi
Gebelik krizleri yönünden takip
Tetanoz aşısının yapılması
Doğuma hazırlık
Bebek bakımı ve doğum kontrolü ile ilgili eğitimin verilmesi
Kan basıncı, nabız ve solunum = Normal & Şişlik (ödem) = Yok & İdrarda albümin (protein) =Yok ise Diğer kontrollerde idrar tetkiki gerekmez

34-36 Hafta :
Bebeğin gelişiminin takibi,
Annenin kan seviyesinin değerlendirilmesi
Bebeğin pozisyonu ve rahim içi yerleşimi
Doğum yapılacak merkezin belirlenmesi
Doğum belirtileri ve doğum yardımı
Meme muayenesi ve emzirme eğitimi
Doğum sonu aile planlaması eğitimi

37-38-39-40 Hafta :
Bebeğin geliş pozisyonunun tespiti
Doğum eylemi
Vücudun genel inceleme bulguları
Genel danışmanlık hizmetinin verilmesi