Google, Fiber İnterneti Kablosuz Dağıtacak!

İnternet ve yazılım dünyasının popüler markası Google, günümüz teknolojisinin en hızlı internetlerinden fiber altyapısını kablosuz olarak sunmaya hazırlanıyor!

Selfie Nedir? Selfie Türkçe Karşılığı Nedir?

Selfie nedir. Selfie çılgınlığı nasıl başladı? Gerek Türkiye’de gerekse de dünyada adından sıkça söz ettiren “selfie” çılgınlığının sosyal nedeni nedir? Sosyal medya uzmanı akademisyen Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık, açıkladı.

Samsung Galaxy Note 4 Teknik Özellikleri ve Fiyatı

Samsung Galaxy Note 4 yeni akıllı telefonunu tüm dünyaya tanıttı. Apple ve sony'in yanı sıra yeni bir akıllı telefon'da Samsung'tan geldi. Samsung Galaxy Note 4 almayı düşünenler için Samsung Galaxy Note 4 teknik özellikleri ve fiyatı ile karşınızda Note Edge!

Facebook'ta açılan otomatik videolar nasıl kapatılır?

Facebook kullanıcıları hesaplarına giriş yaptıklarında otomatik olarak açılan videolar yüzünden hem intenet hızları yavaşlamakta hem de istemediği halde zaman kaybetmekte. Peki bu özelliği nasıl kapatabiliriz?

TÜRKSAT 4A Uydu Kurulumu ve Kanal Arama

Türkiye televizyon kanallarını yeni frekanslara taşıdı. Peki frekans ayarlamaları nasıl yapılacak? İşte kanal kanal televizyon frekansları...

27 Kasım 2012 Salı

Servet'in Golü Twitter'ı Salladı!

Servet Çetin'in Messi golü Twitter'ı salladı!

Eskişehirsporlu Servet Çetin'in Trabzonspor ağlarına gönderdiği muhteşem gol gece boyu Twitter'ın en çok konuşulan konuları arasına girdi.

Barcelona maçlarında Messi ve İniesta gibi dünya yıldızlarının ayaklarından görmeye alıştığımız golü Servet'ten görmek Twitter kullanıcılarını adeta çılgına çevirdi.

Kullanıcılar, Servet'e övgüler düzerken, kendisinden beklenmeyen bu golü "Kıyamet alameti" gibi gören de vardı.

İşte gece boyunca Twitter'da yapılan Servet geyikleri,

- Servet Çetin PES’te kendini editlemiş beyler.

- Servet Çetin’in böyle bir gol attığına inanmıyorum. Canlı izledim ama yine de inanmıyorum.

- Servet’in içine Messi, Ronaldo karışımı bir şey kaçmış.

- Ne Sow ne Burak ne de Almeida.. En kralı sensin koca Servet!

-Servet Çetin attığı golü izleyip mayalara hak vermemek mümkün değil. kıyamet yakın, ben gidip akşam namazını kaza ederek kılayım da geleyim.

-Servet Çetin, yani Messi'nin Türk distribütörü, maçtan sonra attığı gole ithafen "Mayalar are right! Kıyamet is coming!" ifadesini kullandı.

-Bekir, Melo, derken Servet Çetin de gruba katıldı, gözler artık Sabri de...

-Servet Çetin'in Golünü İzleyen Bir Grup Ataistın Sultanahmet Camiisine Doğru Yol Aldıkları Belirlendi.

-Bekir'in rövaşatası, Melo'nun kurtarışı ve Servet Çetin'in messivari golünden sonra kıyamet için tek adım kaldı, Sabri'nin isabetli ortası.

-Servet Çetin ? Ateistler ? Mayalar ?

-Servet Çetin sümükle oynamayı bırakıp topla oynayınca ne kadar yetenekli bi oyuncu oldugunu gösterdi

-Bütün ateistler toplansa Servet Çetin 'in bu golünü açıklayamaz.

-Ne Kasımmış arkadaş, Bekir röveşata atar, Servet Çetin 10 kişiyi çalımlayıp golünü çakar.. Bitsin artık şu melun ay.

-Az önce jöle sürmek için mutfağa gideyim dedim, Servet Çetin beni de çalımladı.

-Servet Çetin de hayatının golünü attığına göre artık bu dünyanında sonuna gelmiş bulunuyoruz. Diğer tarafta görüşmek üzere salıncaklı kalın.

-Servet Çetin ömrü billah bırak böle gol atmayı 2 kişiyi çalımlayamaz bile. Ballı balıklı herif sen.

22 Kasım 2012 Perşembe

Açık Hat Sahiplerine BTK'dan Son Fırsat

Geçmiş yıllarda yoğun bir talep alan ve binlerce kişiye satılan Açık Hatların kullanıcılar tarafından kendi üzerine alınması için BTK tarafından son bir fırsat sunuldu.

Açık Hat olarak satın alınan ve başkasının adına kayıtlı olan bir hatta sahip iseniz 1 Ekim 2013 tarihine kadar size en yakın GSM Bayisinden gerekli sözleşmeleri imzalayarak hattı kendi üzerinize alabileceksiniz.

Herhangi bir ek ücret alınmadan yapılacak olan işlem sonrasında kullanımda olduğunuz hatta numara ya da sim kart değişimi olmadan direkt olarak sizin adınıza kayıt edilmiş olacak.

19 Kasım 2012 Pazartesi

Kışın ne yiyorsunuz?

Güçlü bir savunma mekanizmasına sahip olmak için bunları yemeyi ihmal etmeyin.

Kış mevsiminin etkisini iyice göstermeye başladığı şu günlerde hava sıcaklığının azalmasıyla birlikte grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi pek çok hastalık kapıda bekliyor. Bu durumda kış mevsimini sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini biraz daha güçlendirmek, güçlü bir savunma mekanizmasına sahip vücut için yeterli ve dengeli beslenme yer alıyor.

Kış mevsiminde beslenmeye çok dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Aksaray Halk Sağlığı Müdürlüğü Diyetisyeni Belma Uyar, özellikle C ve D vitaminine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, bol bol sebze, meyve ve haftada en az 2 kere balık tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.

Kış aylarında su alımının da azaldığına dikkat çeken Diyetisyen Belma Uyar, “Kış mevsiminin gelmesi ile birlikte artık güneşi yaz aylarındaki gibi güzel bir şekilde alamayacağız. Bu da D vitaminini kaliteli bir şekilde alamayacağımız anlamına geliyor. Bunun için D vitaminini besinlerle almamız gerekiyor. Bunu da balıkla sağlayabiliriz.

Haftada bir veya iki kez balık tüketmemiz gerekir kış mevsiminde. Bunun yanında yaz aylarında su tüketimimiz artmakta fakat kış aylarında bunu fazlasıyla düşürmekteyiz. Ancak vücudumuzun ihtiyaç duyduğu sıvı, su alımı hala aynı devam ediyor.

Bunun için günlük su tüketimimizi de artırmamız gerekiyor. Her zaman olduğu gibi C vitamini diyoruz tabi ki kış beslenmesinde. Bunun da C vitamini hasta olduktan sonra değil de, hasta olmadan önce bağışıklığımız güçlendirmek için almamız gerektiğini düşünüyorum. C vitamini dediğimizde portakal mandalina gibi turunçgiller, yeşillikler, biber tarzındaki, taze sebze meyvelerle C vitaminine ulaşabiliriz” diye konuştu.

Pazarda alışveriş yapan vatandaşlar ise kış ayına özgü sebze ve meyvelerini tercih ettiklerini söylediler.


İHA

Sadece 4 ayda mucize!

Müslim SARIYAR-AHT
4 yılda yetişen mantarı 4 ayda yetiştirdiler
Japonya ve Çin'de yüzyıllardır hastalıkların tedavisinde kullanılan ve kanser hastalıklarında da tek doğal ilaç olarak kabul edilen "ölümsüzlük mantarı" Reishi, Türkiye'de bilgisayar ortamında yetiştirilmeye başlandı. Doğal ortamında 4 yılda yetişen Reishi, bilgisayar sistemiyle nem yaratmak için uygulanan sis sayesinde 4 ayda yetiştiriliyor. Mantar yetiştiricisi Süleyman Oğuzkan, kanser hastalarından büyük talep olduğunu söyledi.

Japonya'da 2 bin yıldır kullanılan ölümsüzlük anlamına gelen "Reishi" ismi ile adlandırılan kırmızı mantar, Türkiye'de Süleyman Oğuzkan'ın kurduğu bilgisayar sistemli üretim merkezinde üretiliyor. Uzak doğuda doğal ortamda çok zor bulunduğu belirtilen Reishi mantarının, yüksek nemli bir ortamda yetiştirilmesi için üretim merkezi Kastamonu'da yüksek nemli bir bölgede bulunuyor.

Üretim merkezinde kurulan özel bir sis sistemi sayesinde 4 yıl gibi uzun sürede yetişen reishi mantarı, bilgisayarın belirlediği oranlarda verilen nem sayesinde 4 ay gibi kısa bir sürede yetişiyor. Japon ve Çin tıbbında kansere karşı en önemli silah olarak gösterilen, Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından kanser hastalığı tedavisinde tek doğal ilaç olarak kabul edildiğini söyleyen Oğuzkan, Reishi mantarını hazmının mümkün olmadığın söyleyerek yetiştirdikten sonra kurutarak çay şeklinde tüketiciye ulaştırdıklarını söyledi. Reishi mantarının 200'den fazla aktif element içerdiğini söyleyen Oğuzkan, reishi mantarının sinir sistemi, boşaltım sistemi, dolaşım sistemi, kaslar ve kemikler, kanser, bronşit, şeker hastalığı tedavisinde kullanıldığını belirtti.

Facebook bizi sessizce öldürüyor

Facebook internet reklamı alanında oyunun kurallarını değiştirecek yeni bir proje üzerinde çalışıyor. İnternet reklamı alanı satışlarından senede 5 milyar dolar gelir elde eden Yahoo'nun bir çalışanının Business Insider'a 'Bizi sessizce öldürmeye çalışıyorlar' şeklinde nitelediği bu proje internetteki pazarlama anlayışını değiştirmeyi amaçlıyor.

Şu anda geçerli olan yapıya göre firmalar sitelerin belli bir bölümüne reklam veriyor. Kaç kişinin reklamı tıkladığı bilinse de kaç kişinin reklamı gördüğü bilinmiyor. Dolayısıyla da reklamın ürün satışına etkisi hiçbir zaman hesaplanamıyor.

Facebook'un önerdiği sisteme göre ise markalar bir müşteri siteye reklamını verdikleri ürünü aldığında e-mail adresini kaydediyorlar. (Birçok mağazada bu bilgi zaten mevcut) Daha sonra bu e-mail adresi Facebook'a bildiriliyor. Facebook milyonlarca insanın bilgisi bulunan veritabanından bu kişiyi buluyor ve sözkonusu ürünün reklamının olduğu sayfaya girip girmediğini tespit ediyor.

Bu tespit yapılırken özel bir yazılımla kullanıcının sadece belli bir bölgeye girip girmediğine bakılıyor. Yani özel hayat ihlal edilmiyor. Tüm tespitler yapıldığında ise Facebook reklam verenlere konuyla ilgili raporunu iletiyor.

Eğer Facebook'un bu önerisi kabul görürse sadece Yahoo değil Google'ın da gelirlerinde bir kayıp yaşanabilir. İddialara göre Facebook bu sistemi sadece kendisi için değil uzun vadede diğer sitelere de pazarlamak için geliştiriyor. Yani diğer bir deyişle internet reklamcılığını kökünden değiştirmek istiyor.

Erkekler tuvaletine özel oyun!

Londra merkezli teknoloji firması Captive Media erkeklerin halka açık tuvaletlerde daha fazla vakit harcamasına neden olacak yeni bir sistem geliştirdi. Pisuvar Eğlence Sistemi isimli bu teknoloji sayesinde erkekler tuvaletini yaparken aynı anda oyun oynayabilecek.

Sözkonusu sistemin çalışma prensibi gayet basit. Pisuvarların üzerine yerleştirilen göz hizasındaki LCD ekranlar normal zamanda reklam gösterirken birisi yaklaştığında bir anda oyun konsoluna dönüşüyor. Yaklaştığınızda ekranda 5 oyun seçeneği çıkıyor. Örneğin bunlardan On the Piste isimli kayak oyununu seçerseniz pisuvarda işinizi görürken hangi yönü hedeflerseniz kayakçınız da o tarafa dönüyor. Veya Artsplash isimli boyama oyununu seçerseniz idrarınızı bir fırça gibi kullanabiliyorsunuz.

Captive Media'dan yapılan açıklamada sistemin sadece eğlence amaçlı olmadığı belirtilerek "Erkekler konsantre olduğunda tuvalette hedefi daha iyi tutturuyor. Oyunlar sayesinde halka açık tuvaletler daha hijyenik bir hale gelecek" dendi.

İngiliz firma bu sistemin patentini 2010 yılında almıştı. Ancak bu ay melek yatırımcılardan 700 bin dolarlık ek kaynak sağladı. Yani yakın zamanda erkekler lokanta tuvaletinde oyun oynama keyfini yaşayabilir.

7 Kasım 2012 Çarşamba

Instagram artık web'de

Fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram'a internet tarayıcılarından da ulaşılabilecek.

İOS ve Anroid işletim sistemi için geliştirilen fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram'ın internet sitesinde, uygulamaya, mobil cihazlara gerek duymadan herhangi bir web tarayıcısı üzerinden ulaşılabileceği, fotoğraflar hakkında yorum yapılabileceği ve fotoğraf yüklenebileceği duyuruldu.

Instagram, Eylül ayında sosyal paylaşım sitesi Facebook'un kurucusu Marck Zukerberg tarafından satın alınmış ve birçok kullanıcının tepkisini çekmişti.

Geçen hafta, uygulama sayesinde, ABD'de etkili olan Sandy kasırgasıyla ilgili birkaç saat içinde 1 milyondan fazla fotoğraf paylaşılmış ve uygulamanın ne kadar popüler olduğu kanıtlanmıştı.

Dünyada 30 milyondan fazla kullanıcısı olan uygulama, ilk olarak Ekim 2010'da İOS işletim sistemi için piyasaya sürülmüş, ardından Android uygulamasını da geliştirmişti.

Messenger için yolun sonu

The Verge'den gelen habere göre, Microsoft çok kısa süre içinde ünlü sohbet programı Windows Live Messenger'ı kapatabilir.

Yazılım devinin bu kararını önümüzdeki günlerde açıklaması bekleniyor.

Ancak Microsoft, Messenger hizmetini ilk etapta tamamen ortadan kaldırmayıp bir şekilde Skype'a entegre etmenin yollarını arayacak. Microsoft'un halihazırdaki Windows Live Messenger kullanıcılarını zorla Skype'a yönlendirip yönlendirmeyeceği ise henüz bilinmiyor.

Skype ekibi son birkaç aydır Microsoft hesaplarını Skype'ın ortak çatısı altında toplamak için oldukça mesai harcıyor. Görüntülü sohbet programının son sürümünde, Facebook ve Microsoft hesabı kullanarak giriş yapılabilmesi bunun son örneği. Microsoft'un 2011 Mayıs'ında 8,5 milyar dolar kazanç sağladığı açıklanan programa bu denli yatırım yapması da oldukça doğal.

Eğer iddialar gerçekleşirse, son on yılın en çok kullanılan sohbet programı Windows Live Messenger artık aramızda olmayacak demek.

CHIP

4 Kasım 2012 Pazar

2012 KPSS tercihleri ne zaman başlayacak?

ÖSYM, KPSS sonuçlarını açıkladı. Peki 2012 KPSS tercihleri ne zaman başlayacak?

KPSS 'ye girenler bu haberi bekliyor! 2012 KPSS Ortaöğretim ve Önlisans sonuçlarının açıklanmasının ardından memur adayları KPSS tercihlerini beklemeye başladı. ÖSYM , KPSS tercih kılavuzu nu 19 Kasım 2012'de yayınlayacak. KPSS tercihleri 19-28 Kasım 2012 tarihleri arasında yapılacak.

Kasım ayında yapılacak memur atamalarında KPSS Önlisans, Ortaöğretim ve Lisans mezunlarına yönelik kadrolar yer alacak. Atanacak memur sayısı hakkında kesin bir açıklama yok ancak geçmiş yılların ortalaması ve bu yılki yoğunluk göz önüne alınırsa 17-20 bin arası memur atanabilir.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Galatasaray Cluj maçı ne zaman hangi kanalda?

Galatasaray Cluj maçı saat kaçta hangi kanalda yayınlanacak? Galatasaray, Şampiyonlar Ligi H Grubu 3. maçında Cluj ile karşılaşacak.

Galatasaray ile Cluj arasındaki maç saat kaçta, hangi kanalda yayınlanacak?

Şampiyonlar Ligi H Grubu'nda mücadele eden Galatasaray, Cluj'la Salı günü çok kritikbir maça çıkacak.
Sarı kırmızılılar, Manchester United ve Braga'dan aldığı mağlubiyetleri kendi sahasında unutturmak istiyor. H Grubu'ndaki 3. maçında Romanya temsilcisi CFR Cluj ile karşılaşacak olan Fatih Terim'in öğrencileri Arena'da ilk gol ya da gollerini atarak galibiyet planları yapıyor.

Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'daki mücadele, Salı akşamı, saat 21.45'ten itibaren Star TV ve Star TV HD'den naklen yayınlanacak.

Romatizmaya karşı 13 öneri!

Romatizma denildiğinde birçok kişinin aklına hafif bir eklem ağrısı geliyor. Yağmur yağmadan önce yaşanan ve aslında hayatı çok da etkilemeyen tatlı bir ağrı… Halbuki yüzlerce çeşidi olan romatizma, doğru tanı konulmadığı takdirde yürümeye bile engel olabiliyor.

Halk arasında yağmurlu havanın habercisi olarak bilinen romatizma, aslında 200’den fazla çeşidi olan önemli bir hastalık. Kas iskelet sistemindeki yapıları tutan romatizma, ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı ve şekil bozukluğu gibi sorunların yaşanmasına neden oluyor. Romatizmanın, iltihaplı ve iltihaplı olmayan 2 ayrı türü bulunuyor. Özellikle iltihaplı romatizmaya doğru ve zamanında tedavi uygulanmadığı takdirde hayatı kabusa çeviren ağrı ve şişlikler yaşanabiliyor. Öyle ki bazı hastalar bu sorun nedeniyle yürüyemez hale bile gelebiliyor. Stres, D Vitamini eksikliği, fazla kilo ya da nemli ortamda geçirilen uzun zamanlar da romatizmanın oluşmasına büyük bir zemin hazırlıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Selda Bağış, romatizmaya neden olan etkenler ve dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi veriyor.



Kilo kaybından halsizliğe kadar çok farklı belirtilerle ortaya çıkıyor

Romatizma, eklem ya da kas ağrısı, şişlik, ateş ve eklem hareket açıklığının kısıtlanması gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Bu tablonun yanı sıra zaman zaman halsizlik, kilo kaybı, kaslarda ve eklemlerde sertlik gibi aklınıza romatizmayı getirmeyecek belirtiler de yaşanabiliyor. Ayrıca romatizma tipine göre göz, akciğer, kalp, böbrekler gibi iç organlar ve damarlarda da sorunlara neden olabiliyor. Gözde iltihaplanma, damarlarda iltihaplanma (vaskülit),iç organ fonksiyonlarında bozulma, kalpte ritm bozuklukları ve böbrek yetmezliği görülebiliyor.

Romatizma kadın erkek ayrımı yapıyor

Birbirinden farklı çok fazla çeşidi bulunan romatizmada tiplerine göre cinsiyet ayrımı da görülüyor. Bazı romatizma türlerine erkeklerde bazılarına ise kadınlarda daha sık rastlanıyor. Örneğin ankilozan spondilit hastalığı daha çok genç erkeklerde görülüyorken, romatoid artrit, sistemik lupus eritamatosus gibi hastalıklar daha çok kadınlarda ortaya çıkıyor.

Romatizmaya karşı özel öneriler


1- Ailenizde romatizma hastalığı olan varsa dikkat edin: Genetik yatkınlık birçok romatizma türünün oluşumunda önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle ailesinde romatizma sorunu olanların yaşam şekillerine mutlaka özen göstermeleri ve belirtilere karşı tetikte olmaları gerekiyor.



2- Fazla kilolarınızdan kurtulun: Fazla kilolar bel ve bacaklara binen yükü artırıyor ve eklem harabiyetine neden oluyor. Dolayısıyla romatizma oluşma ihtimali de gündeme geliyor. Bu nedenle fazla kilolarınızdan kurtulmanız gerekiyor.



3- Beslenme düzeninize balık, ısırgan otu, yumurta gibi yiyecekleri ekleyin: Vücudun asit yükünü artıran yiyeceklerden uzak durmanız gerekiyor. Ayrıca her hastalıkta olduğu gibi romatizmada da şeker ve rafineri şekere dönen yiyeceklerin dikkatli tüketilmesi şart. Omega 3-omega 6 dengesi romatizmal hastalıklar için çok önemli. Bu nedenle Omega 3 içeren balık, yumurta, ceviz, keten tohumu, ve semizotunun yanı sıra zeytinyağı ,kalsiyum ve C vitamini içeren besinlerle ısırgan otu bu hastalar için ideal.



4- Günde 2 litre su için: Romatizmal hastalıklarda sağlıklı bir bağırsak florası çok önemli. Karında gaz, şişkinlik, kabızlık gibi şikayetleri olan kişilerin bağırsak florasında bozukluk olma ihtimali yükseliyor. Bu nedenle günde en az 2 litre su için ve probiyotik kullanın.



5- 6 ayda bir dişlerinizi kontrol ettirin: Diş ve dişeti ile ilgili sorunlar romatizmada tetikleyici rol oynuyor. Bulgu vermeyen diş problemleri, gözden kaçan çürükler, dişetlerinde kanamalar da bağışıklık sistemini bozarak romatizmayı tetikleyebiliyor. Bu nedenle 6 ayda bir diş hekimine görünün.



6- D vitamini takviyesi alın: Kemiklerin en önemli dostlarından biri olan D vitamininin yetersiz olması kas iskelet sisteminde kuvvetsizliğe neden olup romatizma oluşumuna zemin hazırlıyor. Bu nedenle özellikle osteoporoz sonrasında kemik ölçümlerinizi zamanında yaptırmanız ve gerekli durumlarda D vitamini takviyesi almanız gerekiyor.



7- Eklem şiş ve hastalık aktifken fazla hareket etmeyin: Bu dönemde zorlayıcı aktivitelerde bulunmayın. Eklem şiş ve hastalık aktifken mümkün olduğu kadar çok istirahat edin.



8- Soğuk ve nemli ortamlardan kaçının: Soğuk ve nemli havalar bazı romatizma türlerinde hastalığı artırıyor. Bu nedenle soğuktan ve rutubetli ortamlardan korunun.



9- Sigara kullanmayın: Sigara romatizma hastalarında eklem ve kas dolaşımını etkiliyor. Ayrıca toksik etkisi bulunuyor. Özellikle akciğer tutulum riski yüksek olan romatizma türlerinde sigara kesinlikle kullanılmamalı.



10- Travmalara karşı tedbirli olun: Geçirilen travmalar eklemin ve çevre dokuların harabiyetine neden olup, eklem fonksiyonlarını bozarak romatizmanın oluşumuna zemin hazırlayabiliyor.



11- Stresten uzak durun: Her hastalığa neden olabilen stres, romatizmanın oluşumunda da önemli bir etken, stres bağışıklık sistemini etkileyerek ve sempatik sinir sitemini uyararak vücudun hastalıklara karşı direncinin azalmasına neden olur.



12- Hastalığın alevlenme döneminde buz uygulayın: Romatizma tedavisinde hastalığın tipine göre farklı yöntemler uygulanıyor. Öncelikle ilaç tedavisi öneriliyor. İltihaplı romatizmal hastalıkların alevlenme dönemlerinde buz uygulaması, istirahat, etkilenen ekleme splint gibi cihazlar uygulanabiliyor.



13- Fizik tedaviye önem verin: Hastalık aktivitesi baskılandıktan sonra gerekirse fizik tedavi ajanları da tedavide kullanılabiliyor. Fizik tedavi, bu hastaların ağrılarını gidermede, eklem hareket açıklığının ve kas gücünün korunmasında, ayrıca günlük yaşam aktivitelerinin düzenlenmesinde sıkça kullanılıyor. Eklem hareket açıklığı egzersizleri, kas güçlendirici egzersizler, postur egzersizleri ve aeronik egzersizler romatizmal hastalar için çok önemli. İlerlemiş romatizmaya bağlı eklem harabiyeti olan kişilerde günlük yaşam aktiviteleri için yardımcı cihaz kullanımı, doğru yürümenin öğretilmesi, düşmenin engellenmesi, ergonomik eğitim de yapılıyor.

10 pratik formül ile meme kanserinden korunun!

Meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanser türü. Öyle ki Batı ülkelerinde her 8 kadından birinde, ülkemizde de her 12 kadından 1’inde, yaşamlarının bir döneminde meme kanseri geliştiği belirtiliyor.

Meme kanseri ölüme yol açması açısından da akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Ancak endişe etmenize gerek yok, çünkü yaşam alışkanlıklarınızda alacağınız basit önlemlerle meme kanseri riskinden büyük oranda korunmanız mümkün. Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinden korunmanın püf noktalarını anlattı:


1- Formunuzu koruyun
İdeal kiloya sahip kadınların, fazla kilolu olanlara göre menopoz dönemi sonrası meme kanserine yakalanma riskleri daha az. Çünkü obez kadınlarda kandaki cinsiyet hormonları, insülin ve insülin büyüme faktörü 1, bel çevresi kalınlığını artırıyor. Bütün bu faktörler de meme kanseri açısından risk oluşturuyor. Yapılan araştırmalara göre; hormon tedavisi kullanmayan kadınlar menopozdan sonra 10 kilo veya daha fazla kilo verdiklerinde kilo vermeyenlere oranla daha az risk taşıyorlar.


2 – Haftada en az 4 gün spor yapın
Düzenli olarak yapılan spor, kilo kontrolünü sağlıyor ve risk faktörü olan yüksek östrojen düzeyini dengeliyor. Ayrıca bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Çalışmalar, menopoz öncesi dönemde haftada en az 4 gün düzenli olarak spor yapmanın meme kanseri riskini azalttığını gösteriyor. Menopoz sonrası dönemde düzenli olarak uygulanan spor, daha da önemli hale geliyor. Çünkü bu dönemdeki kilo alımı, östrojen düzeyini yükseltiyor ve meme kanseri riskini artırıyor.


3- Eti kısıtlayın, sebze ve meyveye ağırlık verin
Yağ içeriği yüksek besinler uzun süreli tüketildiklerinde kandaki östrojien düzeyleri yükseldiği için meme kanseri riski artıyor. Haftada 5 kez kırmızı et yenilmesiyle meme kanseri riskinde artış olduğunu gösteren çalışmalar da var. Bu nedenle meme kanserinden korunmak için kırmızı et tüketimini abartmayın. Günde 5-6 porsiyon sebze meyve tüketmeye de özen gösterin. Çünkü sebze ve meyveler içerdikleri antioksidan sayesinde meme kanserinin gelişme riskini yüzde 25 oranında azaltabiliyor.


4-Yağ tüketimini azaltın
Enerji alımını azaltıp, vücudunuzun yağ yüzdesini ideal seviyelerde tutarak meme kanseri riskini azaltabilirsiniz. Aldığınız total enerjinin sadece yüzde 20-25’inin yağdan gelmesine dikkat edin. Risk taşımıyorsanız bu oran yüzde 30’lara kadar çıkabiliyor.


5- Çocuğunuzu bol bol emzirin
Emzirme hem annenin hem de bebeğin kansere yakalanma riskini düşürüyor. Özellikle bebeğinizin büyümesinde bir sorun yoksa ve doktorunuz gerek görmüyorsa 6 ay sadece anne sütü ile besleyin.


6- 30 yaşından önce anne olun
Yapılan araştırmalara göre; ilk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat artıyor. Bunun nedeni ise geç doğum yapan veya hiç doğum yapmayan kadınların memelerinin kanserojenik maddelerden daha fazla etkilenmeleri.


7- Sigarayı bırakın, alkolü sınırlandırın
Sigara kullanımı, meme kanseri dahil olmak üzere birçok kanserin gelişme riskini artırıyor. Ayrıca çalışmalar, her gün düzenli olarak 3 kadeh ve daha fazla alkol tüketenlerdeki meme kanseri riskinin tüketmeyenlere oranla yüzde 40 daha fazla olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni ise alkolün östrojen metabolizmasını etkilemesi ve risk faktörü olan östrojenin kandaki düzeyini yükseltmesi. Eğer alkol tüketmeniz gerekiyorsa günde 1 kadehle sınırlandırın.


8 – Kadınlık hormonu ilaçlarından uzak durun
İleri yaştaki kadınlar, menopoz sonrasında başlanan hormon yerine koyma tedavileriyle (HRT) östrojen ve progesteron gibi kadınlık hormonları alıyorlar. Östrojenin yanı sıra progesteron da içeren kombine tedavilerin, sadece östrojen içeren tedavilerden daha riskli olabileceği düşünülüyor. Bu nedenle tıbbi gerekçeler olmadan hormon kullanmayın.


9- Stresin esiri olmayın
Batı tarzı yaşamın vazgeçilmez unsurlarından bir olan stres, bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor. Bunun sonucunda meme kanseri riski artırıyor.



10 – Bu besinlere öncelik verin!
Yeşil Çay: İçerdiği polifenoller sayesinde meme kanserinden koruyucu özellik gösteriyor. Günde 1 fincan yeşil çay içmenizde fayda var.


Balık: İçerdiği omega-3 yağ asidi, EPA sayesinde kanser risk oluşumunu azaltıyor. Haftada 1-2 kere orta büyüklükte balık tüketin.


Turpgiller (Kırmızı ve beyaz turp, şalgam), brokoli, bürüksel lahanası: İçerdikleri isotiyosiyanat sayesinde özellikle menopoz sonrasındaki kadınlarda östrojen metabolizması üzerinde etki yaparak meme kanseri riskini düşürüyor. Bu besinlerin içinde bulunan karotenoid, isoflovan; A, C ve E vitamini de risk azaltmada etkili diğer unsurlar.


Havuç, kabak, karnabahar: Yapılarında bulunan lignan, özellikle menopoz sonrasındaki kadınlarda anti östrojenik etki göstererek kanser oluşum riskini azaltıyor. Tam tahıllı besinler, susam tohumu, sarımsak, sızma zeytinyağı, kayısı, şeftali, armut, üzüm, balkabağı ve kiraz da lignan açısından zengin diğer sebze ve meyvelerdir.


Süt ve süt ürünleri: Düşük kalsiyum ile beslenen kadınlarda meme kanseri riski artıyor. Süt, yoğurt, peynir ve süt ürünleri kalsiyum açısından zengin besinlerden. Yağsız veya yarım yağlı olarak kullanıldığında hem kilo koruma hem de kanserden korunma açısından yararlanılabiliyor.

Bu besinlerden uzak durun


Keten tohumu: Eskiden östrojen düzeyini azaltarak kadınlarda hormona bağlı kanser oluşumu riskini azalttığı söylense de, günümüzde tümör oluşumunu artırabileceği yönünde çalışmalar bulunuyor.


Tütsülenmiş ve tuzlanmış salamura etler: Dokularda olumsuz etkileşime girerek, kanser oluşumunu artırıyor. Ayrıca kızartmalardan tütsülenmiş ve mangalda pişirilen etlerden de uzak durun.

20 Ekim 2012 Cumartesi

Emekli ne kadar zam alacak?

İntibak Yasası kapsamında hangi emekli ne kadar zam alacak?

Emeklilerin aylıklarındaki farkları ortadan kaldıracak intibak düzenlemesi kapsamında yapılan hesaplamalarda sona gelindi.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 2000'den önce emekli olanların aylıklarının yeniden hesaplanmasını öngören intibak düzenlemesi kapsamında, emeklilerin dosyalarında bulunan bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılarak güncellemede sona geldi.

Ölüm, mamullük ve yaşlılık aylığı alan 2 milyon 564 bin 452 emekliden 2 milyon 100 bininin dosyasının güncellenmesi tamamlandı. Söz konusu emeklilerinin tümünün dosyalarının güncellenmesine ilişkin çalışmalar, Kasım ayı sonuna kadar tamamlanacak.

İntibak kapsamında yürütülen çalışmalarda öncelikle söz konusu emeklilerin dosyalarındaki bilgiler, bilgisayar ortamına aktarıldı ve güncellemesi yapılacak bilgiler tespit edildi. İntibak yönteminde, sigortalıların mevcut gün sayıları ve doğum tarihlerine göre aylık bağlama oranları yeniden hesaplandı ve bu hesaplama işlemlerinde özel hükümlere göre aylık bağlanıp bağlanmadığı veya ikinci talep tarihlerinin olup olmadığı bilgileri de dikkate alındı. Tespit edilen eksik bilgiler de dosyalar üzerinden bilgisayar ortamına aktarıldı.

ESKİ DOSYALAR MASKE VE ELDİVENLE İNCELENDİ
Güncelleme işlemleri, tarihi en eski dosyalardan başlanarak yapıldı. Öncelikle, 1982 yılından önce emekli olan 461 bin 386 kişinin dosyası incelendi.

Dosyaların çok eski olması nedeniyle yapılan işlemden dolayı herhangi bir sağlık riskiyle karşılaşılmaması için dosyaları bilgisayar ortamına aktaran personele maske, eldiven veya istek halinde önlük verildi. Güncellemeyi yapan personel, mesai saatleriyle sınırlı kalmadan çalıştı.

Güncelleme işlemini yapan personelin aynı zamanda rutin işlerini de yapması nedeniyle hangi personelin ayda ne kadar dosyayı inceleyeceği de belirlendi.

KAÇ TL ALACAKLAR?
İntibak düzenlemesi kapsamında, 2000'den önce emekli olanların aylıklarında yapılacak güncelleme yaklaşık 1,9 milyon kişiyi etkileyecek. 2000'den önce emekli olanlar, Ocak ayından itibaren, intibak kapsamında 10 ila 339 lira zam alacak. Bu kapsamda, 3 bin 600 gün prim ödeyen ve en yüksek göstergeden emekli olan bir emekliye 118 lira zam verilecek. 5 bin gün prim ödeyen ve en üst göstergeden emekli olan emekliye ise 149 lira zam yapılacak. 6 bin gün prim ödeyen ve en üst göstergeden emekli olan emeklinin aylığına 174 lira, en üst göstergeden emekli olan 7 bin 400 gün çalışan emeklinin aylığına ise 212 lira zam yapılacak. 9 bin gün prim ödeyen ve en üst göstergeden emekli olan emekli 247 lira, bu gösterge ve prim gününün üzerinden emekli olanlara ise 339 liraya kadar zam alacak.

AA

18 Ekim 2012 Perşembe

96 yaşında baba oldu!

96 yaşında ikinci kez baba olan Raghav “sırrını” açıkladı


96 yaşında ikinci kez baba olan Hintli Ramjit Raghav “sırrını” açıkladı: “Baba olmaya geç karar verdim. Bu yaşta baba olmamı gecede 3 kez sekse borçluyum. Karımla sevişmeyi çok seviyorum.” Dünyanın en yaşlı babası unvanını ikinci kez elde eden ve ikinci kez erkek çocuk sahibi olan Raghav badem, tereyağı ve sütle beslendiğini de söyledi. Raghav’ın 2 yıl önce de bir oğlu olmuştu.

12 Ekim 2012 Cuma

Bu çeşmeden su içmek Müslümanlara haramdır..!

Vaktiyle Bursa' da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

“Her kula helal, Müslüman'a haram!..”

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…

Gitmişler kadıya şikayete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dini İslam, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman'a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam:

- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır…”dedikçe kadı kızmış:

- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş. Adam:

- “Bir tek Sultan'a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan'a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:

- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın,hem de her kula helal,Müslüman'a haram yazarsın?..” Adam, başı önünde konuşur:

- “Delilim vardır, lakin ispat ister.”

- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”

- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…”

- “Eeee?!..”-

“Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:

- “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan'a teşekkürler, hediyeler

- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan:

- “Bitti mi?..” demiş adama.

- “Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.

- “Şimdi nedir isteğin?..”

- “Efendim, payitahtımız Bursa'nın en sevilen, alimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler…Ve . Bir ALLAH'ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelam etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.Halk halinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta tutuklanan koca alim için:

- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”

- “Kim bilir ne suç etti de tevkif edildi!..”

- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”

- “Sorma, sorma…”

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- “Eee, ne olacak şimdi?.. Adam:

- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:

- “Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helal edilir mi?..”

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş..'''

10 Ekim 2012 Çarşamba

Turkcell Vınn Modem İnternete Bağlanmıyor?

Bağlanmam sebepleri çok fazla değildir..Eğer faturalı bir cihaz kullanıyorsanız faturanzı ödemedğiniz yada ödeyemediğiniz içindir..Fatura ödenmediği durumlarda hız çok çok fazla düşecektir ve internete giremeyeceksiniz.

Şimdi ise sıralayacağım sebepler faturalı yada kontorlu olmasında fark etmeyen sebeplerdir..
Portlarla ilgili bir sorun olabilir.
Yazılım hataları yada yüklenmeyen programlar sayesinden vınn modemin açılmadıgı durumlar olabilir..
NET Framework 4 programı bilgisayarınıza yüklenmemiş olabilir.

Öncelikle Usb'yi takıyoruz, sürücüyü kurup Pc'yi resetliyoruz. Daha sonra programı açtığımızda pin istiyor bunu giriyoruz. Hattımız açılana kadar bekliyoruz. Sol alt köşede cep telefonlarında olduğu gibi çekim sinyali yer alacak ondan sonra bağlana basacağız ve bağlanmasını bekleyeceğiz.

Turkcell 3g ile internete bağlanırken Connect programında hıza bakın orada msn de değilseniz, internet explorer açık değilse, bilgisayarınızda herhangi bir program güncelleme yapmıyorsa 0 kbps yazmakta. Sadece video izlerken yada birşey indirirken o miktar üst seviyelere çıkmakta. Ben Turkcell kullanıyorum arkadaşım Vodafone kullanıyor ve onda sık sık kopma olduğu halde bende olmuyor.

9 Ekim 2012 Salı

1.000 Her Yöne + 10.000 Avea SMS Paketi 9 TL !

Avea ile ayda sadece 9 TL'ye yurt içi her yöne 1.000, Avea içi 10.000 SMS atıyorsun, Avea ile SMS'e doyuyorsun! Üstelik paketten faydalanmak için sadece "KAYIT" yazıp 3900'a ücretsiz SMS göndermen yeterli! Sen de hemen bu benzersiz SMS paketine abone ol sevdiklerinle rahat rahat mesajlaşmanın tadına var! Rakipsiz 1.000 + 10.000 SMS paketi için KAYIT yazarak 3900'a SMS göndermen yeterli!
SMS paketi aboneliğin, hattında 10 TL ve üzeri bakiye bulunduğu takdirde 30. günde otomatik olarak yenilenir. Hattında minimum 10 TL bulunmadığı durumda ise paket ücreti ilk yüklemenden düşülür. Aboneliğini sonlandırmak ya da son satın aldığın paketin dışında başka bir paket almak istersen, öncelikle paketinin iptal edilmesi için IPTAL yazıp, 3900'a SMS göndermen gerekir.

Peki ya bu benzersiz paketi faturasız Avea'lı hatta sahip sevdiklerine hediye edebileceğini biliyor muydun? 1.000 + 10.000 SMS Paketini faturasız hatta sahip bir Avea'lı sevdiğine hediye etmek istersen, "Hediye KAYIT" ve "hediye etmek istediğin kişinin cep telefonu numarasını" (Örnek: "Hediye KAYIT 05XXXXXXXXX") yazıp 3901'e göndermen yeterli. Böylelikle 9 TL* karşılığında Avea'lı sevdiklerine 1.000 + 10.000 SMS paketini hediye ederek, telefon tuşlarının dayanmadığı bu teklifle onları da mest edebilirsin.

* Fiyatlara KDV ve ÖİV dahildir.

Detaylar:
  • Faturasız 11.000 SMS paketinden sadece gelir paylaşım ortaklıkları haricinde kalan bireysel faturasız aboneler faydalanabilecektir.
  • 30 gün içerisinde sadece 1 kez paketten faydalanılabilecektir ve kullanılmayan SMS’ler 30 gün sonunda silinecektir.
  • 1.000 + 10.000 SMS paketinden faydalanan aboneler aynı anda herhangi başka bir SMS paketinden faydalanamayacaktır.
  • Yurtiçi Avea yönüne gönderilen SMS’ler öncelikle Avea yönüne sunulan 10.000 SMS’ten düşecektir. Avea yönüne 10.000 SMS’in tüketilmesi durumunda ise 1.000 yurtiçi her yöne SMS kapsamında SMS göndreme hakkı bulunduğunda yurtiçi Avea yönüne gönderilen SMS’ler, söz konusu 1.000 SMS içerisinden düşülecektir.
  • Paket kapsamındaki SMS’ler sadece yurtiçi gönderiler için geçerlidir, yurtdışı, KKTC, katma değerli servis ve özel servis numara gönderilerinde kullanılamaz.
  • Paket kapsamında sunulan toplam 11.000 SMS tüketildiğinde gönderilecek her ek SMS abonelerin mevcut tarifelerindeki SMS fiyatı üzerinden ücretlendirilecektir.
  • Paketi kullanmakta olan faturasız aboneler faturalıya geçiş yaparlarsa paket kapsamında kalan SMS’leri silinir.
  • TTNET Mobil'e, Avea'ya ve Taraftar hatları arasındaki geçişlerde üyeliğinizin bulunduğu tüm paketler iptal olmaktadır. Bu paketlerden yararlanmak için geçiş yapılan taraftar,Avea, TTNET Mobil hattında tekrar satın alınması gerekmektedir.
  • Paket dahilindeki SMS’ler web üzerinden gönderilen SMS’leri kapsamamaktadır.
  • Paket kapsamındaki SMS’lerinizi kullanabilmek için, paket aldıktan sonra hattınızda minimum 1 TL bakiye kalması gerekmektedir.
  • Paket 30 gün sonunda otomatik olarak yenilenecektir.
Kaynak

8 Ekim 2012 Pazartesi

Aristoteles - Kimdir?

Aristoteles ya da kısaca Aristo (Yunanca: Ἀριστοτέλης Aristotelēs; Eski Yunanca /aristoˈtelɛːs/; Yeni Yunanca /ˌaris̩toˈteʎis̩/) (MÖ 384 – 7 Mart MÖ 322) Antik Yunan filozof. Platon ile Batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayılır. Fizik, gökbilim, ilk felsefe, zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir.

Hayatı

MÖ 384 veya 385'te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandırılan tepenin yakınlarında ufak bir Makedonya kenti olan Stageira'da, Makedonya kralı II. Amyntas'ın (Philippos'un babası) hekimi olan Nikomakhos'un oğlu olarak dünyaya gelir. MÖ 367 veya 366 'da 17 yaşında Platon'un Atina'daki akademisine (Akademeia) girmesiyle Platon'un en parlak çömezlerinden biri olur. Tütör yahut yardımcı hoca olarak çalıştığı dönemde, okuma tutkusuyla tanınır; (Platon, belki de bir tür tenezzülle, ona "okuyucu" lâkabını takar) Daha sonraları Akademia'daki öğretime kendisi de katkıda bulunur: kimi zaman Platoncu savları rakip Isokratos okuluna karşı savunmak için geliştiren, hatta zaman zaman da Evdamos ya da Can üzerine (Peri tes Psykhes) yazılarında olduğu gibi, bu tezleri büyükseyen diyaloglar yazar. Gryllos yahut Retorik üzerine Aristoteles'in diyalog yazarlığı dönemine aittir.

Platon MÖ 347'de öldüğünde, Akademeia'nın başına ardılı olarak Spevsippos'u atamıştır. Antik Çağ'dan itibaren yaşamöyküsü yazarları -herhalde kötücüllüklerinden- Platon'un bu seçiminde Aristoteles'in Akademeia'yı terk etmesinin asıl nedenini görüyorlar. Aristoteles'in en azından Spevsippos'a karşı kalıcı bir garez duyduğunu biliyoruz. Aynı yıl, belki de ustasının teşvikiyle, Ksenokratos ve Theophrastos ile bugün Biga Yarımadası olarak anılan Troas bölgesindeki Assos kentine gönderilir. Orada Tiran Atarnevs'li Hermias'ın siyasî danışmanı ve dostu olur. Aynı esnada, özgünlüğünü daha o zamandan belli eden bir okul kurar. Bu okuldaki girişimleri arasında yaşambilim üzerine çalışmaları yer alır. 345-344 yıllarında, belki de Theophrastos'un daveti üzerine, komşu Lesbos (Midilli) adasının Doğu kıyısındaki Mytilene (Midilli) kentine varır. 343'te Pella'daki (Bugün Ayii Apostili) Kral Makedonyalı Philippos'un sarayına, oğlu İskender'in eğitimini üstlenmek üzere çağırılır. 341 yılında Perslerin eline düşen Hermias'ın feci sonunu Pella'da öğrenir, anısına bir ağıt düzer. Gerek Pella'da ikamet ettiği sekiz senelik dönem, gerek eğitmenlik vazifesinin içeriği hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Philippos'un ölümüyle M.Ö. 335 İskender tahta oturur. Aristoteles Atina'ya dönüp Akademeia'ya rakip olarak Lykeion'u, ya da diğer adıyla Peripatos 'u (öğrencileriyle içinde dolaşarak tartıştıkları bir tür çevresi sütunlarla çevrili avlu ya da galeri) kurar. Lykeion'lulara verilen Peripatetikoi adı buradan geliyor. Burada on iki sene ders verir. M.Ö. 323'te Büyük İskender'in bir Asya seferi esnasında ölmesi üzerine Atina'da Makedon karşıtı bir tepki dalgası peydah olduğu vakit, aslında Makedonculuk zannı taşıyan Aristoteles'e karşı, dine saygısızlık davası açılması söz konusu olur. Bir ölümlüyü -Hermias'ı- anısına bir ilâhi yazarak ölümsüzleştirmekle itham edilir. Bunun üzerine Aristoteles, Sokrates'in yazgısını paylaşmak yerine Atina'yı terk etmeyi seçer: kendi deyişiyle, Atinalılar'a "felsefeye karşı ikinci bir suç işlemeleri" fırsatını tanımak istemez. Annesinin memleketi olan Eğriboz (Evboia) adasındaki Helke'ye Khalkis sığınır. Ertesi yıl M.Ö. 322'de, altmış üç yaşında hayatını kaybeder.

Yapıtları


Aristoteles'in yazıları iki kümeye ayrılır:

1. Aristoteles tarafından yayımlanan ancak bugün kaybolmuş yazılar;
2. Aristoteles tarafından yayımlanmamış, hatta yayına yönelik de kaleme alınmamış, buna rağmen de toplanıp muhafaza edilmiş yazılar.

"Yitik Aristoteles"


İlk kısım yazılar, "dışrak yapıtlar" olarak adlandırılırlar. Dışrak, yani ἐξοτερικά terimini Aritoteles kendisi Lykeion'dan daha geniş bir okuyucu kitlesine yönelik eserleri için kullanıyor. Bu yapıtlar, diğer birçok Eskiçağ metni gibi Milât'ı izleyen ilk asırlarda yitirilmiştir. Gerçi bu yapıtların en azından başlıklarını, Aristoteles'in yapıtlarının adlarını mahfuz listelerden biliyor, ardından gelen yazarların kaleme aldıkları taklit yapıtlardan ve yaptıkları alıntılardan da içerikleri hakkında muğlak da olsa bir fikir edinebiliyoruz.

Bu yapıtlar, yazınsal biçimleri itibariyle, Platon'unkilerle mukayese edilebilir nitelikteler ve aralarından birçoğunun diyalog biçemleri takip edilerek yazılmış olduklarını düşünmemize yol açacak nedenler var. Cicero, Aristoteles'in stilinin "pürüzsüzlüğü"nü övüp yazısının akışını "altın bir ırmak"a benzetirken (Topikler I, 3; Acad., II, 38, 119) hiç kuşkusuz bu yapıtlara göndermede bulunuyordu. Ne var ki bir asırdır belli bir ölçüde yeniden oluşturulmaya çalışılan içeriği felsefe tarihçileri için sorun teşkil etmeye devam ediyor. Bunun en temel nedeni, "Yitik Aristoteles" külliyatının, korunan metinlerden anladığımız Aristotelesçilik'le yakından uzaktan bir ilgisi olmaması; büyük ölçüde Platoncu temaları geliştiriyor, hatta bazen de ustasının çalışmalarıyla aynı doğrultuda kalmak kaydıyla daha öteye giden savlar sunuyor (Bu çizgide, örneğin Evdemos ya da Ruh Üzerine diyalogunda, ruhla beden arasındaki bağları doğa karşıtı bir birliktelik olarak nitelendirip, Tyrrhen korsanlarının tutsaklarına diri diri bir cesede bağlayarak yaptıkları işkenceye benzetiyor). Aristoteles'in yayıma yönelik olmayan eserlerinde eski Platoncu dostlarını eleştirdiğini fark ettiğimizde, acaba iki ayrı hakikat mi güttüğü sorunu depreşmeye başlıyor: bir büyük kitlelere yönelik "dışrak" (eksoterik) hakikat rejimi, bir de Lykeionlu öğrencilere münhansır "içrek" (esoterik) bir rejim. Ancak bugün yaygın kanı olarak bu yapıtların bir yerde Aristoteles'in hâlen Akademeia'ya mensup, yani Platon etkisi altında olduğu döneme ait gençlik yazıları olduğu da düşünülüyor. Hatta bu fragmanlar örneğin Jaeger gibi genetik Aristoteles okumaları yapan yorumcular için Aristoteles'in düşüncesinin evrimleşmesinin ilk noktasını tayin etmeğe kullanılmıştır.

Bu yitik yapıtların başta gelenleri şunlardır: Evdemos ya da Ruh Üstüne (Platon'un Phaidon'unun izinde), Felsefe Üzerine (Metafizik'in kimi temalarının ayırdına varabildiğiimiz bir tür tutum ibrazı yazısı), Protreptik (felsefî hayata teşvik), Gryllos ya da Retorik Üzerine (Isokrates'e karşı), Adalet Üzerine (Politika 'nın bazı temaları burada kendilerini belli ediyorlar), Asalet Üzerine, bir Şölen, vb.

Korunan Yapıtları


İkinci küme Aristoteles'in büyük olasılıkla Lykeion'daki derslerini vermek için kullandığı notlardan ibaret bir yığın elyazmasından oluşuyor. Bu yapıtlara esoterik (içrek) hatta daha doğru bir anlatımla akroamatik (yani sözel öğretime yönelik) adı veriliyor. Eskiçağ'dan itibaren bu elyazmalarının ahlafa nasıl intikal ettiği üzerine romansı bir anlatı yayılmış (Plutarkhos, Sylla'nın Yaşamı, 26; Strabon, XII, 1, 54). Aristoteles ve Theophrastos'un elyazmaları, Theophrastos tarafından eski okul arkadaşı Nelevs'e bırakılmış; Nelevs'in cahil vârisleri Skepsis'te bir mağaraya gömmüşler metinleri, elyazmalarını Bergama krallarının kitapsever açgözlülüğünden kurtarmak için; uzun zaman sonra, M.Ö. birinci yüzyılda, bunların torunları yazmaları altın pahasına Peripatetisyen Teoslu Apellikon'a satmışlar. Apellikon bunları Atina'ya götürmiş. Son olarak, Mithridates'le savaştığı sırada Sylla Appellikon'un kitaplığını ele geçirip Roma'ya taşımış. Orda da bu kitaplık Tyrannion tarafından satın alınmış: Lykeion'un son skholarkh'ı (okul yöneticisi) Rodoslu Andronikos M.Ö. 60 civarında Aristoteles'in ve Theophrastos'un akroamatik eserlerinin ilk redaksiyonunu yayımlamakta kullanacağı nüshaları ondan almış.

Bu anlatı pek tutarlı gözükmüyor. Zira Aristoteles’in ölümünden sonra kesintisiz olarak etkinliğine devam eden Lykeion’un nasıl olup kurucusunun elyazmalarını yitirmiş olabileceğini anlamak güç. Herhâlükârda Aristoteles’in yapıtlarının ilk önemli yayımı –bu yapıtların önemini vurgulamak için yukarıda aktardığımız söyleni yayan kişi olmasına karşın- Andronikos’unki. Aristoteles’in yapıtları ancak Andronikos’la beraber, yani filozofun ölümünden üç asır kadar sonra, asıl mesailerine başlayacak, üzerlerine sayısız şerh yazılacaktır. Bugün Aristoteles’in metinlerini, Andronikos’un onlara verdiği biçimde ve yaygın olarak da yine Andronikos’un koyduğu başlıklar altında okuyoruz.

Bu olguların yapılan yorumların akıbetiyle olan ilişkisi gözardı edilemez nitelikte. Nitekim, bundan şu çıkıyor ki, bugün Aristoteles’in kitapları olarak tanıdığımız yazıların hiçbiri Aristoteles’in kendisi tarafından neşredilmemiş. Aristoteles, örneğin “Metafizik”in değil; felsefe tarihinde nedenler teorisi, temel felsefî güçlükler, çokanlamlılık, edim ve güç, varlık ve öz, tanrı gibi konular üzerine yazılmış bir düzine kadar kısa incelemenin yazarı. Editörler daha sonraları bu risaleleri biraraya getirip, Aristoteles de bu konuda istemli bir ipucu vermediği için, kısmen keyfî Metafizik –yani Fizik’ten sonra okunacak inceleme- başlığı altında toplamışlardır. Bundan ötürü hem Metafizik’in ve hem Aristoteles’in diğer yapıtlarının çoğunlukla birbirinden az çok bağımsız, açıkça kavranabilir bir ilerleme sunmayan, kimi yinelemeler ve hatta bazen de çelişkiler içeren bir etütler topluluğu olarak ortaya çıkmasına şaşırmamalıyız. Yalnız tabiî ki, bu yazıları bitmemiş halleriyle umuma muhtemelen hiçbir zaman sunmayacak olan Aristoteles’e bu yüzden serzenişte bulunmak isabetsiz olur.

Öte yandan, Andronikos’un, sözü geçen risaleleri, hem lojik bir sıra, hem de didaktik kaygılar güden bir dizim içinde düzenlediğini görüyoruz (örneğin mantığın, yani bilgiye yazılmış propedötiğin, kendiliğinden bilimsel olarak nitelendirebileceğimiz incelemelerden; fiziğin de metafizikten önce gelmesi gibi...) Bu sistematik sıralamayı, eleştirellik kaygısı taşımaksızın kabul ettiğimizde bir takım terslikler de ortaya çıkmıyor değil: risalelerin –zaten farklı dönemlerde yazılmış disertasyonlarının tek bir başlık altında toplanmasıyla evvelden maskelenmiş olan- kronolojik, yani kaleme alınma sırasının kaçılınmaz olarak yerine geçen bu sıralamanın, Aristoteles külliyatının -Aristoteles adında bir filozofun varlığıyla ilişkisi erkenden unutulan- gayri şahsî bir bütün olarak tespitine az katkısı olmadığını gözlemliyoruz. Aristoteles felsefesine yorumcular tarafından sıklıkla atfedilen sistematik karakter, büyük ölçüde eserlere bütünüyle dışlak bir neşrî keyfiyetten doğmuş oluyor, bir taraftan da bu fikri saklanmış yapıtların eğitselliği kuvvetlendiriyor.

Bir yorum çalışması, bu metinlerin yalnız didaktik maksadını değil, aynı zamanda Aristotelesçi eğitimin, örneğin Sokratesçi gelelenekteki monologlu değil de diyaloglu eğitiminden ayrışan, kendine özgü niteliklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Aristotelesçi eğitimde karşımızdaki yazarın tutumu, çömezleriyle diyalog halinde bir ustanınki olmasa da, gene de bir ustanın zihninde ve eserinde diyalog halinde olan, çoğu zaman geçmiş filozoflardan alıntılanmış, düşüncenin huzuruna çıkartılmış tezler. Böylelikle, Aristoteles’in yapıtlarında, bir doktrinin dogmatik sunumuna değil, güçlükler ve çelişkiler arasından kendine yol açan, zaman zaman büyük zahmetle yolunu arayan bir hakikatin oluşumuna tanık oluyoruz. Aristoteles’in incelemelerinde oldukça az sayıda tasımla karşılaşmamıza, bu incelemelerin silojistik üslupta değil de Aristoteles’in de dediği gibi “diyalektik” bir strüktürle tertiplenmiş olmasına öyleyse şaşmamalı: “diyalektik”, yani bir diyalog misali terakki eden, pro ve kontra argümanlar arasında gidip gelen.

Yapıtlarının listesi

Mantık

Organon :
Yüklemler
Yorum Üzerine
Birinci Çözümlemeler
İkinci Çözümlemeler
Yerlemler
Sofistiklerin çoğalması sonu çürükler

Doğa yazıları

Kosmos Üzerine (Περὶ κόσμου De Mundo)
Fizik (Φυσική Physica)
Gökyüzü Üzerine (Περὶ οὐρανοῦ De Caelo)
Gök Cisimleri Üzerine (Μετεωρολογικά)
Can Üzerine (Περὶ ψυχῆς De Anima)
Kısa Doğa Yazıları (Parva Naturalia)
Duyular Üzerine Περὶ αἰσθήσεως
Anı ve Anımsama Üzerine Περὶ μνήμης καὶ ἀναμνήσεως
Uyku ve Uyanma Üzerine Περὶ ὕπνου καὶ ἐγρηγόρεως
Rüyalar Üzerine Περὶ ἐνυπνίων
Uykuda Kehanet Üzerine Περὶ τῆς καθ' ὕπνον μαντικῆς
Uzun ve Kısayaşamlılık Üzerine Περὶ μακροβιότητος καὶ βραχυβιότητος
Gençlik ve İleri Yaş Üzerine Περὶ νεότητος καὶ γήρως. Περὶ ζωῆς καὶ θανάτου
Soluma Üzerine Περὶ ἀναπνοῆς
Nefes Üzerine Περὶ πνεύματος
Hayvanların Tarihi Üzerine (Περὶ τὰ ζῷα ἱστορίαι Historia Animalium)
Hayvanların Kısımları Üzerine (Περὶ ζῴων μορίων De Partibus Animalium)
Hayvanların Hareketi Üzerine (Περὶ ζῴων κινήσεως De Motu Animalium)
Hayvanların Gelişimi Üzerine (Περὶ πορείας ζῴωνDe Incessu Animalium)
Hayvanların Oluşumu Üzerine (Περὶ ζῴων γενέσεως De Generatione Animalium)
İkincil Yazılar Opera Minora
Renkler Üzerine Περὶ χρωμάτων
Duyulan Şeyler Περὶ ἀκουστῶν
Fizyognomikler Φυσιογνωμονικὰ
Bitkiler Üzerine Περὶ φυτῶν
Duyulduk Harikulâde Şeyler Περὶ θαυμασίων ἀκουσμάτων
Mekanik (Μηχανικά Mechanica)
Görünmez Çizgiler Üzerine Περὶ ἀτόμων γραμμῶν
Rüzgârların Yerleri ve Adları Ἀνέμων θέσις καὶ προσηγορίαι
Melissos, Ksenofanes ve Gorgias Üzerine Περὶ Μελίσσου, Περὶ Ξενοφάνους, Περὶ Γοργίου
Sorunlar Προβλήματα
Doğa Cetveli (Scala Naturae)

Fiziksonrası-Varlıkbilim


Doğa Yazılarından Sonra Gelenler (Τὰ μετὰ τὰ φυσικά Metaphysica)

Estetik ve Politika üzerine


Ekonomikler (Οἰκονομικά Oeconomica)
Magna Moralia (Ἠθικὰ μεγάλα Magna Moralia)
Nicomakos'a Etik (Ἠθικὰ Νικομάχεια Ethica Nicomachea)
Atinalıların Yasası (Ἀθηναίων πολιτεία)
Eudemos'a Etik (Ἠθικὰ Εὐδήμεια Ethica Eudemia)
Erdemler ve Erdemsizlikler Üzerine (Περὶ ἀρετῶν καὶ καιῶν)
Politika (Πολιτικὰ Politica')

Estetik


İskender'e Retorik Ῥητορικὴ πρὸς Ἀλέξανδρον
Retorik (Τέχνη ῥητορική Ars Rhetorica)
Poetika (Περὶ ποιητικῆς Ars Poetica)

Aristoteles, Platon’un eleştirisi


Aristoteles'in düşüncesinin evrimi hakkında süregelen tartışma ne boyutta olursa olsun, Platoncu bir okulda yetiştiği için ilk önce bu felsefeyle kopuşunun nedenlerini belirgin biçimde ortaya koyma kaygısı taşıdığını düşünmemiz için geçer sebepler var. Homeros hakkında Platon'un bir sözünü Aristoteles'le beraber Nikomakhos'ta Etik'te yazdığı gibi yad edecek olursak, hem dostluk, ve hem hakikat onun için kıymetli olsa dahi, ikinciyi birinciye yeğlemek durumdadır.

Aristoteles ve önceki felsefeler

"Varlığın bilimi"


Aristoteles, daha önce de söylediğimiz gibi, Metafizik başlığını taşıyan bir yapıtın yazarı değil. Zira bu derlemenin, kitap sırasının, hatta başlığının kendisinin dahi sorumluluğu sonradan gelen editörlere aittir. Bu durumun felsefece bir önemi olmazdı, meğerki bu ondört kitapta geliştirilen felsefî kurgu kolayca kavranabilir bir birlik ve süreklilik sergileye. Aslında, burada iki çok farklı tasarıyı fiile geçiriyor gibi gözüküyor ve bu ikisinin geleneksel olarak metafizik adı altında anılarak birbirleriyle özdeşleştirilmesi, aralarındaki bağıntının problematikliğini maskeliyor.


Kaynak: tr.wikipedia.org

6 Ekim 2012 Cumartesi

Anne Sütünün Yararları

Anne sütünün yararlarını bilmeyen yok. Bebek gelişiminde anne sütünün yerini hiçbir mama dolduramaz. Anne sütünün içeriğinde laboratuvarda üretilmesi mümkün olmayan 100’den fazla bileşen bulunuyor. Anne sütü, bebeğin değişen ihtiyacını da karşılıyor. Sihirli iksir anne sütünün sabah saatlerindeki bileşiminin akşam üzerindekinden, bebeğin birinci ayındaki bileşimin yedinci ayındakinden farklı olduğunu biliyor muydunuz? Anne sütü bebeğe en rahat verilecek bir besin. Her zaman kullanıma hazır, temiz ve ideal sıcaklıkta bulunuyor. Bebeğin ihtiyacı olan her yerde ve her zaman verilebiliyor. Aynı zamanda ekonomik.
- Yenidoğan bir bebek için anne sütü tek başına en iyi gıdadır. Bebeğin ilk 6 ayı boyunca, başka hiçbir ek gıda gerekmeksizin, tüm ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. Bu dönemde ek olarak verilmesi gereken tek destek ise D vitaminidir.
- Her annenin sütü kendi bebeği için özeldir. Anne sütünde inek sütünde bulunmayan 100’den fazla bileşen bulunuyor. Kutu veya şişe mamalardan farklı olarak, anne sütünün içeriği, bebeğin sürekli değişen ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli değişiyor ve yenileniyor.
- Sindirimi kolaydır. Anne sütündeki protein (çoğunlukla laktalbumin) ve yağ, inek sütündeki protein (çoğunlukla kazein) ve yağa göre daha rahat sindirilebiliyor. Anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal veya kabızlık gibi problemler görülmüyor. Sadece anne sütü verilirken oluşan özel barsak florası bebekleri enfeksiyonlardan ve ishallerden koruyor.
- Anne sütünün tuz ve protein içeriği inek sütüne göre daha azdır. Bu da yenidoğanın gelişmekte olan böbreklerinin süzme kapasitesine daha uygundur.
- Anne sütü alan bebeklerde gıda alerjilerine mama ile beslenen bebeklere oranla daha az rastlanıyor.
- Anne sütündeki kalsiyum ve demir, hazır mamalara göre daha iyi emilerek bebeğin kan dolaşımına katılıyor. Anne sütü alan bebeklerde demir eksikliği anemisi daha az görülüyor.
- Anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az pişik görülüyor.
- Anne sütü bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Anne sütü ile beslenen bebeklerde kulak iltihabı, soğuk algınlığı gibi hastalıklar daha az görülüyor.
- Anne sütü ile beslenen bebekler ileride obeziteden korunuyor.
- Bebek annesini emerken anneyle aralarında oluşan bağ, bebeğin psikolojik gelişimine olumlu katkıda bulunur.
İlk 6 ay sadece anne sütü ile beslenilmesi, 6. aydan sonra ek gıdalara başlanılması öneriliyor. Dünya Sağlık Örgütü, ek gıdalarla birlikte anne sütünün 2 yaşa kadar devam edilmesini öneriyor.

30 Eylül 2012 Pazar

Einstein ve şoförü

Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün, şoförü Einstein'a, "Uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum" demiş.
Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş: "Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar. O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş, ben de arka sırada seni dinlerim."
Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı bir konuşma yapmış; sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta bahsi hiç geçmemiş ağır bir fizik sorusu sormuş. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:"Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip" cevabını vermiş. Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı işaret ederek şöyle devam etmiş: "Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile cevaplayacak."
Kıssadan hisse:
Akıllı insanlar, akıllı insanlarla çalışır. Zekânın yanında uyanık ve hazırcevap olmak da insana çok şeyler kazandırır . . .
(Saim Güven'e teşekkürler)

20 Eylül 2012 Perşembe

TEKNOGÜÇ - Kesintisiz Güç Kaynakları

Kuruluşumuzun amacı Elektronik cihaz uretimi yapmak ve Ülkemize yeni ürünler kazandırmaktır.

Bu amaçla TEKNOGÜÇ markası ile,
  • On line Kesintisiz Güç Kaynakları "UPS"
  • Line interactive Kesintisiz Güç Kaynakları "UPS"
  • Tam Otomatik Servo Voltaj Regülatörleri
  • Mobil İnvertör 'lerinin satışına başlamıştır.

Kuruluş tarhihden itibaren sayısız Devlet kuruluştarı ve Özel sektöre çeşitli güçlerde cihazlar satmaya devam etmektedir.

Halen çalışanları ile birlikte daha geniş ufuklar hedefleyen TEKNOGÜÇ hızla büyüyerek Ülkemize elektronik cihaz konusunda yeni ürünler kazandırmaya devam etmektedir.

TEKNOGÜÇ - KESINTISIZ GÜÇ KAYNAKLARI

Sesveren Sokak No: 16 / 7-8 Altındağ / ANKARA
Cep : (0554) 908 37 34
Tel : (0312) 342 00 35
Fax : (0312) 342 00 36
E-mail : aliogulturk@hotmail.com

ARAYIN GÜVENİNİZİ KAZANALIM

Kolay ödeme seçenekleri ve cazip fiyatlar ile hizmetinizdeyiz.
Müşterimiz değil dostumuz olun.


Daha Büyük Görüntüle

18 Eylül 2012 Salı

'O'nu görmüyorsan şişmansın

Bin kişinin katılımıyla gerçekleşen anket sonucu oldukça ilginç. Katılım gösteren her üç erkekten biri aynı şeyi söylüyor.

İngiltere’deki bir internet sitesi “WeLoveOurHealth.co.uk” (sağlığımızı seviyoruz) tarafından 1000 kişinin katılımıyla yapılan araştırmada her üç erkekten birinin penisini göremeyecek kadar şişman olduğu ortaya çıktı.

Araştırma sonucuna göre 35-60 yaş grubundaki erkeklerin yüzde 33’ü göbeği yüzünden penisini göremiyor. Bu oran 51-60 yaş grubunda yüzde 44’e yükseliyor.

Bu erkekler, diğerlerine oranla tip 2 diyabete yakalanma konusunda beş, kolon kanserine yakalanma konusunda ise üç kat daha fazla risk altında yaşıyor.

Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi maçı neden şifreli?

M.United ile Galatasaray arasında çarşamba günü oynanacak maçı D-Smart yayınlayacak. Peki neden?

Avrupa Şampiyonlar Ligi'nin resmi yayıncıları Doğuş Grubu ile D-Smart arasında geçen yıl imzalanan üç senelik anlaşmaya göre salı günü oynanan maçları Star TV ekrana getiriyor.

Dev arenada çarşamba günü yapılan maçları ise D-Smart yayınlıyor. Anlaşma kapsamında M.United ile Galatasaray arasında çarşamba günü oynanacak maçı D-Smart yayınlayacak. Sarı-kırmızılı takımın, 2 Ekim Salı günü İstanbul'da Braga ile yapacağı karşılaşma ise Star TV tarafından ekrana getirilecek.

Star TV'nin Doğan Grubu'ndan, Doğuş Grubu'na geçişi sırasında Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi maçları, UEFA'nın yayın kurallarına göre açık ve şifreli kanallar arasında paylaşılmıştı. Star TV salı maçlarını, D-Smart çarşamba karşılaşmalarını aldı. Doğuş Grubu, Star TV'nin, reytingi çok yüksek olan Muhteşem Yüzyıl dizisini çarşamba günü ekrana getirmesi nedeniyle bu tercihi yaptı.

Doğuş ve Doğan yayın grupları, UEFA Avrupa Ligi maçlarını da paylaştı. Doğuş'ta kalan maçlar açık kanalda, Doğan'ın aldığı karşılaşmalar D-Smart platformundan yayınlanıyor. Anlaşmaya göre ilk seçim hakkına sahip olan Doğuş Grubu, Fenerbahçe'nin, Türkiye'nin UEFA Avrupa Ligi'ndeki tek temsilcisi olması nedeniyle sarı-lacivertli takımın bütün maçlarını Star TV'den yayınlayacak. Trabzonspor ile Bursaspor'dan herhangi biri gruplara kalsaydı bu maçları D-Smart ekrana taşıyacaktı.

11 Eylül 2012 Salı

Beyin tümörleri ışınla yok oluyor

Beyinde gelişen bazı iyi ya da kötü huylu tümörler, herhangi bir cerrahi kesi uygulanmadan, "Gamma Knife" adı verilen yöntemle sadece problemli bölgeye ışın verilerek ortadan kaldırılıyor.
Tedavinin yapıldığı bölgedeki tek sağlık kuruluşu olan Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Yard. Doç. Dr. Kadir Tufan, tedavide kullanılan ve dünyanın gelişmiş son teknolojisi olan İsveç yapımı bu cihazdan bir tane Ankara’da, iki tane İstanbul’da, bir tane de hastanelerinde bulunduğunu söyledi.

Dr. Tufan, bu tedavi için bölgedeki tüm illerin yanı sıra İstanbul’dan bile hastaların geldiğini vurgulayarak, "Bu cihazdan Ortadoğu'da hiç yok. Irak'ta varmış ama savaş zamanı kilitlenmiş. İran'da var ama ambargo yüzünden kobalt yüklenemediği için cihaz çalışmıyor. Çünkü bu cihaz kobalt ile kullanılabiliyor. Bölgemizin yanı sıra komşu ülkelerde bu cihazın bulunduğu tek merkez bizim hastanemiz. Bu açıdan bakıldığında tedaviyi burada yapmamız sağlık turizmi açısından son derece büyük önem taşıyor" diye konuştu.
Dr. Tufan, Gamma Knife’nin, "Gamma Bıçağı" anlamına geldiğini ancak, kesinlikle bıçak kullanılmadığını vurgulayarak, "Bunun yerine kafatası içindeki hastalıklı bölgeye çok sayıdaki odaktan radyasyon ışını demetleri yönlendirilir. Cihazın teknik özelliği sayesinde radyasyon sadece hastalıklı bölgede yoğunlaştırılır, beynin diğer bölgeleri bundan etkilenmez" dedi.

Bu tedavinin tek seferde yapılan, hemen hemen hiçbir yan etkisi bulunmayan, odaksal ışın tedavisi olduğunu belirten Tufan, şunları söyledi:

"Gamma Knife tedavisi klasik radyoterapiden tamamen farklı bir tekniktir. Sadece tümörlü dokuya odaklanan ışın normal beyin dokusunu etkilemez. Böylece saç dökülmesi, ciltte yanma, halsizlik gibi yan etkileri yoktur. Üstelik daha önce tüm beyin radyoterapi alan hastalar dahi güvenli bir şekilde uygulanabilen yüksek teknolojili bir tedavi yöntemidir"

"Beyin tümörlerinin tedavisinde uygulanan Radyocerrahi Teknolojisi’’ olan Gamma knife tedavisinin, stereotaktik radyocerrahi adı verilen bir teknik kullanarak uygulandığına dikkati çeken Tufan, şunları söyledi:
"Gamma knife, koordinatları belirlenmiş hastalıklı beyin dokusunun, gamma ışınları ile yok edilmesini sağlayan bir tedavi sistemidir. Sistem, temel olarak her biri kendi başına normal beyin dokusunu zedelemeyecek enerjiye sahip 201 adet küresel yerleşimli ve ayrı kaynaktan gelen ışınların sadece hastalıklı beyin dokusunda birleşerek çok yüksek bir enerjiyi bu dokuya aktarması ve böylece bu dokuyu ortadan kaldırması prensibine dayanır."

Dr. Kadir Tufan, tedavinin tek seansta tamamlandığını, günümüzde artık binlerce hastanın bu yöntemle tümörlerinden kurtulduğunu ifade etti.

ADIM ADIM UYGULAMA
Yard. Doç. Dr. Tufan, uygulamanın her adımını detaylarıyla anlatarak, şunları kaydetti:
"Uygulama, hastanın başına hastalıklı beyin dokusunun yerinin tam olarak tespitini sağlayan ve tedavi sırasında başı hareketsiz kılarak tedavinin doğru olarak uygulanmasını sağlayan ve ‘frame’ adı verilen metalden yapılmış aletin yerleştirilmesiyle başlar.
Bu işlem sırasında lokal anestezi uygulanarak hastanın ağrı duyması engellenir. Bu çerçevenin hastanın kafatasına dışarıdan yerleştirilmesi işlemi lokal anestezi altında 5-10 dakika içerisinde tamamlanır. Bu çerçevenin takılmasının amacı radyasyonun hassas ve doğru bir şekilde istenilen bölgeye yöneltilmesini sağlamaktır."

Dr. Tufan, uygulamanın ikinci adımında ışının verileceği hedef alanı belirlemek için hastanın MR diye bilinen manyetik rezonans çekildiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu işlem ortalama 20 dakika sürer. Üçüncü adım olan ışın verme işlemi sırasında da hasta yine uyanıktır. Tedavinin uygulandığı İsviçre yapımı cihaz MR cihazına benzer. Hasta bir masaya yatırılır. Başı boyun hizasına kadar tedavi veren kısma girer. Bu sırada radyasyona ait herhangi bir ses veya ışık hissedilmez ve tamamen ağrısızdır. Bu işlem tümörün yapısına ve büyüklüğüne bağlı olarak 15 dakika ile 1-2 saat arasında sürebilir."
Yard. Doç. Dr. Tufan, işlemin sonunda hastanın kafa tasına dışarıdan takılan aletin çıkarılıp, hastanın aynı gün taburcu edildiğini belirterek, "Bu işlem sonrasında hastalarımıza sinemaya gidebileceklerini, istediği herhangi bir sosyal aktiviteye katılabileceklerini ya da çalışıyorlarsa işlerine dönebileceklerini öneriyoruz" diye konuştu.

Gamma knife sisteminin, beyin patolojilerinde stereotaktik radyocerrahinin "altın standardı" olarak kabul edildiğini belirten Yard.Doç. Dr. Tufan, bu sistemin hem iyi hem de kötü huylu beyin tümörlerinde uygulandığını ancak, her bir tümör çapının 3,5 santimetreyi geçmemesi gerektiğini ifade etti.
Dr. Tufan, sistemin, beyin metastazlarında da kullanıldığını belirterek, "En sık beyin metastazı yapan tümörler akciğer kanseri, meme kanseri ve böbrek kanseridir. Bunların dışında tiroid kanserleri ve melanomalar da beyin metastazı yapar. Bunlar ve diğer tümörlerin metastazlarında gamma knife kullanımından son derece olumlu sonuçlar alıyoruz" dedi.

Bu tedaviyi sadece beyin tümörlerinde uygulayabildiklerini belirten Dr. Tufan, "Çünkü, bu tedavi için sabit bir organ gerekiyor. Mesela, akciğerlerde uygulanamıyor çünkü nefes alıp vermede hareket ediyor. Cihazı sabitleştirmek için hareket etmeyen organa gerek var" diye konuştu.

YENİ TÜMÖRLERDE TEKRARLANABİLİYOR
Yard. Doç. Dr. Kadir Tufan, beynin tüm noktalarında oluşabilecek tümörlere bu uygulamanın yapılabildiğini, örneğin hipofiz adenomlarında bunun için tümörün göz sinirlerinden iki milimetre uzakta bulunmasının yeterli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bu uygulamayla hastanın beynindeki mevcut tümörler yok edilir. Ancak, bu işlemin ardından beynin başka bir noktasında sonradan bir tümör oluşursa da tekrarlanabilir. Çünkü biz bu uygulamada sadece hastalıklı hücreye müdahale ediyoruz. Genellikle tüm beyin ışınlanması tekrarlanabilir bir tedavi yöntemi değildi. Çünkü beynin bir toleransı vardır. O tolerans aşılırsa beyinde ciddi yaralanmalara neden olur. Gamma knife tedavisinde ise uygulanan doz normal beyin dokusu tolerasının asla geçmez.

Bunu bir örnekle daha net anlatmak gerekirse; gazeteyi dışarıya güneşin altına bırakırsak gazete yanmaz ama mercek ile güneş ışınlarının bir noktada odaklarsak orada bir öldürücü yanıcı etki oluşturur. Gamma knife mantığı da budur aslında. O ışık süzmelerini merkez bir noktada odaklaştırıyor. Biz de ışını tek bir noktada odaklaştırıp tümörün olduğu yerde öldürücü doza ulaşıyoruz. Normal beyin dokusuna zarar vermiyoruz. Bu nedenle de bizim uygulamamız, klasik ışın tedavi yönteminden çok farklıdır ve birden çok tümör odağında ve birden çok seansta kullanılabilir. Zaten tüm dünyada en sık kullanım yeri çoklu beyin tümörleridir."

Dr. Tufan sözlerini şöyle bitirdi:
"Gamma knife tedavisi beyin tümörleri neden başka, 'arteyovenoz malformasyonlar malformasyonlar' (AVM) olarak adlandırılan beyinde damar yumağı olan hastalarda, 'trigemial nevralji' olarak bilinen bazı yüz ağrı sendromlarında, 'Akustik schwannoma' olarak bilinen duyma-yüz siniri tümörlerinde de güvenli ve etkili bir tedavi yöntemi olarak tüm dünyada binlerce hastaya hizmet vermektedir. Yakın zamanda 'Parkinson Hastalığı' gibi nörolojik hareket bozukluklarında ve epilepsi tedavisinde de Gamma knife yöntemini uygulamaya başlayacağız."

İHA

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir Eşi Olmalı İnsanın (Can Yücel)

İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı, gözlerindengözlerine yüreğinin aktığı...
Aşık olduğu bir eşi olmalı!
Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, şükürler etmeli Yaradana.
Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulcadokunmalı yüzüne, varlığını hissedebilmek için.
Parmakları titremeli,incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...
Kramplar girmeli midesine, onsuzluk aklına geldikçe! Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini.
Elleri yanmalıellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye, pırpır etmeliyüreği.
Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirinedolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi.
Beklemek asırlar gibi uzungelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine!
Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını, öfkesini,sevincini, coşkusunu...vs.
Güven duymalı, herşeyiyle. Başını göğsünekoyup, huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak.
Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı...
Şımarabilmeli yanında.
Kıskanılmalı zaman zaman da!
Bir eşi olmalı insanın!!!
Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeyebaşlamalı.
Seni şimdiden özledim!!!
Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla.
Gözleri yollarda kalmalı vekapıyı çalmadan açmalı.
Aşkla karşılamalı, hasretle sarılmalı boynuna,özlemle koklayıp, öpmeli, yıllarca uzak kalmışcasına!
Her günü birbaşka güzel olmalı yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı heranında.
Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı,daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli.
Mutluluk saçmalı etrafına. Bir eşi olmalı insanın, cennetten köşe almışcasına sevdiği, sakındığı,bakmaya kıyamadığı...
Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!!!

CAN YÜCEL

22 Temmuz 2012 Pazar

Doktor ile Araba Tamircisi arasındaki fark

Dünyanın en ünlü kalp doktoru ;
Michael De Bakey' ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş.
Tamirci arabasının kaputunu açmış ve dr.Michael De Bakey' e dönerek ;
Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz.
Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım !
Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum..?
Bunun üzerine dr. De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş ;
Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene..!

10 Haziran 2012 Pazar

Kurt üzümünün faydaları nelerdir?

Ömre ömür katan Goji Berry olarakta bilinen kurt üzümü molekül olan polisakkaritler ve güçlü antioksidanlar ihtiva etmekte ve bu özellikleri ile de erken yaşlanmayı geciktirerek zamanın yol açığı yaşlanma problemlerini de önlemektedir. Goji Berry yani kurt üzümü gençlik hormonu olan hCG’nin salınımını arttırmakta, vücuda dirilik ve gençlik katmaktadır. Ancak kurt üzümünün faydaları bu kadarla sınırlı değil. Kurt üzümü birçok sağlık sorununu da önlemektedir.

Yaklaşık altı bin yıldır kullanılan kurt üzümü, Çin, Moğolistan ve Tibet’te Himalayalar’da yetişmektedir. Goji Berry meyvesi bu zamana kadar Çinliler ve Tibetliler tarafından kullanılarak çeşitli hastalıkları önlemiş, var olan hastalıklarında yok olmasını sağlamıştır.

Kurt üzümü faydaları:
  • Cinsel gücü arttırır.
  • Gözlerin görüş kalitesini artırır.
  • Baş ağrılarını yok eder.
  • Uykusuzluk problemlerini giderir.
  • Kolesterol hastalarının kolesterolunü düşürür.
  • Kan basıncını (tansiyonu) dengede tutar.
  • Karaciğeri korur, karaciğer yağlanmasını önler.
  • Diyabeti önler.
  • Damar hastalıklarını önler.
  • DNA’yı korur.
  • Tümör hücrelerinin ölmesini sağlayarak kanser hastalıklarının önüne geçer.
  • sabah bulantılarını önler.
  • Doğurganlığı arttırır.
  • Hafıza güçlendirir.
  • Mutluluk verir.
  • Vücut direncini arttırarak hastalıklarn görülme riskini en aza indirir.
  • Kalbi güçlendirir.
  • Kilo verdirir.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Üzüntüden Saç Beyazlaması

Üzüntüden saç beyazlaması sorunu hem kadınların hem de erkeklerin ortak sorunu olmakta ve kadınlar bu soruna saç boyaları ile çözüm bulurken erkekler o kadar şanslı olmayabiliyor. Çoğu erkek saç boyamasına sıcak bakmadığı için saçların erken yaşta beyazlaması erkekler için ciddi bir sorundur.

Saçların beyazlaması ekseri otuzlu yaşlardan sonra husule gelmekte ancak bazılarında daha erken yaşlarda da saçlar beyazlamaktadır. Erkenden saç beyazlamasının en sık karşılaşılan nedenleri genetik ve strestir.

Stres tüm hastalıkları tetikleyen bir sorun olduğu gibi saç beyazlamasını da hızlandırmaktadır. Çünkü strese bağlı saç beyazlamasının asıl sebebi vücudun stres anında salgıladığı hormondur. Vücut stres altındayken kortizon hormonunu normalin üzerinde salgıladığı için saçlarda erken beyazlama görülür.

8 Haziran 2012 Cuma

Horlama Tedavisi

Horlama problemi yaşayanların bu sorunu yaşamasında mütenevvi sebepler bulunmakta ancak horlama en çokta damar sarkıklığından ve damarın ince yapılı olmasından kaynaklanmaktadır. Damağın ince yapılı ve sarkık olmasından kaynaklanan horlamalar için geliştirilen yepyeni bir tedavi yöntemi kullanılmakta olup bu yöntemden de %80′lik başarı elde edilmektedir.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve baş-boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İsmail Külahlı, uygulaması oldukça basit ama etkili bir tedavi yöntemi olan radyofrekans enerjisinin sorununu ortadan kaldırdığını açıkladı. Radyofrekans enerjisi bir çeşit cerrahi uygulamadır. Amacı hedef dokuda ısı oluşturarak hacim küçülmesi olan bu yöntem 2-3 seans uygulanmaktadır.

Lokal anestezi kullanılarak ayakta yapılan radyofrekans enerjisi tedavisi sadece bir kaç dakika alıyor, hastada aynı gün içinde evine dönmüş oluyor. Külahlı bu yöntemin bilhassa kilo problemi olanlarda daha etkili olduğunu söyledi. Horlama sorunu yaşayan hastalık &80′i bu yöntemle horlama problemlerini aşmıştırlar.

Pansuman Nedir? Nasıl Yapılır?

Bir yaralanma olayında yaralı yerde kanamayı durdurmak, dış etkilerden özellikle enfeksiyonlardan (mikroorganizmaların bulaşmasından) yarayı korumak amacı ile kullanılan steril (mikropsuz) bezlerdir.

Pansuman temiz bir el veya steril bir pensle yapılmalıdır.

Pansumanın Gereçleri ve Pansuman Şekilleri :

1 – Kanayan Bir Yaraya Konulacak Basınçlı Pansuman :

Yara büyüklüğüne göre bir miktar pamuk ve onun üzerine dört beş kat katlanmış steril sargı bezi konularak hazırlanan tampon (Ped) yara üzerine yerleştirilir, sonra uzun bir sargı ile bunun üzerinden sıkıca sarılır.

2 – Akıntılı Bir Yaraya Konulacak Emici Pansuman :

Akıntı yaralar önce oksijenli su ile yıkanır. Üzerine, arasına pamuk yerleştirilen beş, altı gaz bezi uygulanır ve flasterle tutturulur.

3 – Kuru Bir Yara İçin Koruyucu Pansuman :

Ameliyat yarları, küçük, kanama ve akıntısı olmayan yaralara önce mersol veya tentürdiyot gibi mikrop öldürücüler sürülür, arasına pamuk yerleştirilen iki üç kat gaz bezi yara üzerine uygulanır. Sonra flasterle tespit edilir.

4 – Deri Altı Dokuları Herhangi Mekanik Bir Travma ile Ezilmiş, Deri Altı Kanama Olmuş Hastalara Kullanılacak Yaş ve Sıcak Pansumanlar :

Küçük bir el havlusu elin dayanabileceği sıcaklıkta bir suya batırılır, suyun fazlası sıkılır ve kan oturan bölgeye uygulanır, havlu soğmadan ikinci bir havlu ile sürekli değiştirilir. Bu uygulamaya 10-15 dakika süre ile devam edilir.

5 – Künt bir cisimle vurma, yüksekten düşme gibi durumlarda şişme ve kanamayı önlemek için soğuk su, buzlu su, alkol kullanılarak bir el havlusu ile yapılan soğuk yaş pansuman şekilleri de vardır.

Sargılar :

Herhangi bir yarada uygulanan pansumanı yerinde tutabilmek yaralanan bölgeye basınç yaparak aşırı kanamayı önleyebilmek ya da bazı organları ve kırılan kemikleri belirli bir biçimde tutabilmek, yaralı organa destek olmak için kullanılan bezler, korseler ve alçılı gaz bezlerine sargı adı verilir.

Sargılar kullanılacakları yere göre uzunluk ve genişlikte olmak üzere bant şeklinde, üçgen biçimde, T şeklinde, dikdörtgen veya kare şeklinde olabilir. Bant şeklinde olanlar baş, kol, bacak veya parmak için kullanılır. Bant şeklinde ki sargılar sarılacak yerin çevresine halka şeklinde ya da helezon veya çevirmeli, çapraz şekillerde dolanır.

Üçgen sargılar kol kırıklarını askıya almak için yararlı olur. Göğüs ve baş yaralanmalarında da kullanılır.

Yaralı organlara destek olmak, onların hareketlerini önleyerek ağrıları azaltmak amacı ile sargılarla simitler yapılır ve yaralı bölümün ağırlığı askılarla sağlam bölümü verilebilir.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Suyun önemi ? Suyun faydaları

Su gerçekten hayattır. Her yetişkin insanın vucudunun % 65′i sudan oluşur. Su yaşamımızın sürdürülmesi için temel besinlerdendir. Bedenimizin ısı dengesi, hücre içi yaşamın devamı, besinlerin yakılması, sindirilmesi gibi birçok yaşam fonksiyonumuz suya bağlıdır. Suyun az alınması halinde ciddi sağlık sorunlarına kapı açılmış olur.Su ihmal edilmeye gelmez

Su az tüketildiğinde bedenimizdeki yağ oranı yükselir buda çağımızın sorunu olan aşırı kiloluluk problemine yol açar, böbrekler yeterli su alamayınca karaciğerin görevi ağırlaşır ve böbreği ikame etmeye çalışır. Yağ deposunu enerjiye çevirmesi gereken karaciğer işini aksatır ve yağların eritilmesi yavaşlar.

Su aynı zamanda bedenimizdeki toksinlerin temizlenmesinde de etkilidir. Soğuk içildiğinde kana daha hızlı karışır.O yüzden soğuk içmenizi öneririz, elbette,çay , kahve ,ayran vs.. gibi içiceklerinde içerisinde su vardır fakat kana karışma mevzusundan dolayı suyu soğuk tüketmekte fayda görüyoruz.

Bir yetişkin günde yaklaşık 10 bardak su kaybeder. Bu sebeple kaybedilen suyun yerine yenisinin konulması gerekir. Her ne kadar diğer içeceklerden de su ihtiyacımızı karşıladığımızı düşünsek de kahve, çay ya da colalı içecekler aslında idrar söktürücüdür ve bedenimizin ihtiyacı olan suyu kaybetmemize sebep olurlar! Bu çok önemli.

Su kalori içermez. Bu sebeple diyetlerde öne çıkan bir içecektir. Bununla birlikte suyun yağı yakmaya yardım etmesi, toksinleri temizlemesi özellikle diyet ve egzersizlerde abartılmaması gereken bir durumdur. Zira aşırı su tüketimi halinde bedenimiz ihtiyaç duyduğu vitaminleri de kaybedebilir. Sudaki kristal maddeler ise aşırı tüketim halinde böbreklerde birikerek taşsal kalıntılara sebebiyet verebilir.

Diyet ya da sağlık amaçlı yapılan egzersizlerde suyun egzersizden yarım saat sonra ve egzersiz bittikten on beş dakika sonra içilmesi daha uygun olacaktır.

Su yaşamımızda vazgeçilmez olmasına karşın temel problem, su içme kültürünü geliştiremeyişimizdedir. Hem kendimiz hem de çocuklarımız için su içme kültürünü kazanmalıyız. İşte ya da evde mutlaka suyu yakınlarımızda tutmalıyız. Hatta su içmeyi kendimize hatırlatmalıyız. Günlük içeceklerden su almak yerine suyu olduğu gibi karışımsız içmeliyiz.